28 Eylül 2015 Pazartesi

Hitit Yolu kitabının İngilizcesi Hil Yayınları'ndan çıktı

Hil Yayınları daha önce Türkçesini yayımladığı Hitit Yolu kitabının İngilizce versiyonunu çıkardı.

"It is very difficult to understand humanity in the modern world and discover ourselves without breathing the air of those remote places that we turn our backs to in city life, which we yet find ourselves thinking of. All we need to look at the world through new eyes is a sense of adventure and a pair of trekking shoes, and Hitite Trekking Routes provides an ideal start."

Kitabı aşağıdaki linklerden ve diğer kitap satış sitelerinden sipariş edebilirsiniz.




30 Ağustos 2015 Pazar

Anadolu'nun 5 güzel yaylası AnadoluJet Dergisinde (Ağustos 2015)

Anadolu’dan Beş Güzel Yayla

Göçebe bir toplumdan gelen Türkler için yaylacılık, kültürel ve ekonomik getirileri nedeniyle yüzyıllardır yaşayan köklü bir gelenekti.

Şimdi biraz yön değiştirdi ve yaylalar her yıl binlerce kişinin tercih ettiği bir tatil alanına dönüştü. Yoran, sıkıntı veren her şeyden uzaklaşmak isteyenler tabiatın renklerine, sakinleştirici atmosferine bırakıyor kendini.
Anadolu’nun her yaylası güzeldir ama biz sizler için en rahat ve ulaşılması en kolay olan beşini anlatacağız. Bu yaz gidin ve yaşama sevincinizi besleyecek bu kaynaklarda birkaç gün geçirin. İnanın yeni tecrübelerle ve unutulmayacak anılarla döneceksiniz.

 
Sahara Yaylası, Artvin-Şavşat
Artvin-Ardahan karayolu kenarında bir düzlüğe yayılan Sahara Yaylası, otantik dokusu bozulmamış yaylalarımızdan biridir. Doğaya uyumlu ahşap evleri, zorlu kış koşullarına dayanıklı çinko kaplı damları ile dikkat çeker. Yalnızçam Sıradağları’nın 2 bin 850 metre yükseklikteki Sahara Dağı eteklerindeki yayla, yoğun ladin, sarıçam ve köknar orman örtüsüyle kuşatılmıştır.

 
Alternatif turizm meraklılarına değişik seçenekler sunan yayladaki eski patikalarda doğa yürüyüşleri yapabilir, masalarla donatılmış mesire alanında soluklanabilir, doğanın dinginliğinde çadırınızı kurabilirsiniz. Buraya gelince ülkemizin en güzel doğal göllerinden biri olan Şavşat Karagöl’ü de görebileceksiniz.
 
Pokut Yaylası, Rize-Çamlıhemşin
Seyahat acentalarının tur programlarında yer alan Pokut, Rize’nin en önemli turizm destinasyonlarından biri. Çamlıhemşin ilçe merkezine 18 km mesafede. 2 bin 32 metre yüksekliğindeki bu yaylada aile işletmesi dört pansiyon bulunuyor. Yörenin özgün mimarisinden örnekler sunan yayladan açık havalarda Karadeniz’i ve Kaçkar Dağları’nın karlı doruklarını seyredebilirsiniz. Fotoğraf tutkunlarına özellikle sabah gün doğumu manzarasını kaçırmamalarını öneririz.

 
Pokut’tan başlayıp Maçkun Boğazı, Yedikardeşler, Tahtalar Sırtı ve Tanovit Çayırı üzerinden iki saatlik bir yürüyüş güzergâhıyla Hazindak Yaylası’na ulaşabilirsiniz. Birkaç yıl öncesine kadar patika olan güzergâh günümüzde toprak yola dönüştürülmüş.
Yıllardır yaylacılar önce Pokut, havalar ısınınca Hazindak ve daha sonra Samistal yaylasına çıkıyorlar kademe kademe. Ağustos sonuna doğru mevsim değişip havalar serinledikçe aynı güzergâhtan geri dönüyorlar. Yüzyıllardır kullanılan Maçkun Boğazı, Yedikardeşler, Tahtalar sırtı, Tanovit çayırı, Hazindak yaylası eski göç yolunu yürüyebilirsiniz.

 
Haldizen (Demirkapı) Yaylası, Trabzon-Çaykara
Uzungöl’e 14 km mesafedeki Haldizen (Demirkapı) Yaylası, doğanın insana armağan ettiği, insanınsa hoyrat davranmasına rağmen henüz tüketemediği güzelliklerinden biri. En yüksek zirveleri Demirkapı (3376) ve Karakaya (3193) olan Karataş-Soğanlı dağlarının yamaçlarındaki yaylaya Karadeniz’in büyüleyici renkleri, derelerin şırıltısı ve derin bir vadinin unutulmaz manzaraları eşliğinde asfalt bir yoldan ulaşılıyor. Üç mahalleden oluşan Haldizen Yaylası, doğal güzellikleriyle fotoğraf tutkunlarının gözbebeği aynı zamanda.


Bir konaklama tesisinin bulunduğu Haldizen Yaylası’ndan Rize tarafındaki Anzer Yaylası’na veya Bayburt iline geçebilirsiniz. Bayburt yolu kenarında ve Karataş Dağı koyaklarında Balık, Aygır, Sarı, Pirömer, Karagöl, Küçük ve Çifte (İkiz) Göller olmak üzere birbirinden güzel yedi buzul gölü görebilir, keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.

 
Çukuralan Yaylası, Ordu-Mesudiye Ordu yaylaları içerisinde Mesudiye ilçe sınırlarındaki yaylalara, özel bir sayfa ayırmak gerekir ama biz Eriçok tepesinin gölgelendirdiği Çukuralan Yaylası ile yetinelim. Burası kendine has doğası ve oksijen deposu havasıyla huzur arayanların adresi.
 
Çevresini kuşatan yemyeşil ormanlar ve şirin göletiyle Alpleri anımsatan bu yayla, Ordu yürüyüş rotaları projesinin merkezinde yer alıyor. Gölet kenarında kamp yapabilirsiniz veya ahşap evlerden birinde konaklayarak yürüyüş patikalarında çevreyi keşfedebilirsiniz. Yaylanın hemen üzerindeki Eriçok Zirvesi’nden, hafızalarınıza kazınacak bir manzara göreceğinizi belirtelim.

 
Abant Yaylaları, Bolu-Mudurnu
Sayıları yaklaşık 400’e ulaşan yaylalarıyla Bolu, Doğu Karadeniz’i aratmayacak coğrafi çeşitliliğe sahiptir. Abant Gölü Tabiat Parkı çevresindeki Örencik, Pelitözü, Çetmi, Bulanık, Samat gibi yaylalardaki ahşap evler, geleneksel yayla anlayışını günümüze taşıyor.

 

Abant Gölü’nün kuzeydoğu ve güneybatı tarafındaki yaylalar ilk bakışta geçmiş zamana ait bir tablodan çıkıp gelmişçesine gerçeküstü bir mekân algısına sebep olurlar. Hiç çivi kullanılmadan tahtaların birbirine geçme tekniğiyle inşa edilen ahşap evler, orman dokusu ortasındaki geniş düzlüklere kuruludur.
 
Etrafı tamamen çam, kayın, köknar ve meşe ağaçları ile kaplı olan bu yeşil düzlükler ilkbaharla birlikte doğal çiçek bahçesine dönüşür. Endemik bitki türlerinin boy gösterdiği bölgede isteyenler yürüyüşe çıkar, isteyen yamaç paraşütü ve binicilik gibi doğa sporları aktivitelerine katılır.
 
Çevresinde dört mevsim her bütçeye hitap eden konaklama tesisleri sıralanan Abant Gölü Bolu il merkezine 30, Mudurnu ilçesine ise 18 km mesafede yer alıyor. 

10 Haziran 2015 Çarşamba

Atlas Haziran-2015 Ekinde 45 Bisiklet Rotası

Atlas dergisi haziran sayısında okurlarına “Pedalla Türkiye” kitabı armağan ediyor. Atlas’ın bisikletle keşif rehberi, her seviyeden bisikletçiye 45 muhteşem rota seçeneği sunuyor. Fotoğraflı özel kitap günübirlik ve uzun parkurlar olmak üzere iki bölüm içeriyor; kilometre bilgilerini, yükseklikleri, güzergâhtaki kültür ve doğa varlıklarını ayrıntılı olarak anlatıyor. İstanbul yakınındaki parkurlar, Gelibolu Yarımadası, Gökova Körfezi, Fethiye, Kapadokya, Kastamonu ormanları, Doğu Karadeniz yaylaları ve daha birçok başlık Atlas’ın haziran ekinde.

15 Mart 2015 Pazar

Türkiye'nin En İyi 10 Yürüyüş Rotası Hürriyet Seyahat Eki'nde

TÜRKİYE'NİN EN İYİ 10 YÜRÜYÜŞ ROTASI

ALANINDA UZMAN İSİMLERDEN OLUŞAN BÜYÜK JÜRİ SEÇTİ 

Serkan OCAK
 
Doğa tüm güzelliğini baharda gösterir. Ormanlar, dağlar, vadiler birer renk paletine döner. Her taraf çiçeklerle bezenir. Şimdi doğaki uyanışına tanık olmanın, bu güzelliğin içinde uzun yürüyüşler yapmanın tam zamanı. Alanında uzman jürimiz sizin için en iyi 10 yürüyüş rotasını seçti. Çantanızı hazırlayın, düşün yollara.

Mehmet Yaşin Gezgin gurme/ Ersin Demirel - Yürüyüş rotaları uzmanı, doğa fotoğrafçısı/ Serhan Yedig Gazeteci/ Ayfer Kurulay - Doğa rehberi, Geos Tur kurucusu/ Özcan Yüksek - Magma Dergisi Yayın Yönetmeni / Şerif Yenen - Seyahat yazarı / Yıldırım Güngör - Akademisyen ve doğa fotoğrafçısı/ Faruk Akbaş - Fotoğraf turları rehberi/ Sinan Çakmak - Atlas Dergisi Yayın Yönetmeni / Sakine Yıldıran - Belgesel fotoğrafçı 


1) Mavinin yeşile karıştığı rota: Likya Yolu
Muğla Fethiye ile Antalya Konyaaltı arasında uzanan 509 kilometrelik rota, dünyanın en uzun 10 trekking parkurundan biri. Türkiye’nin uluslararası işaret sistemiyle belirlenen ilk uzun yürüyüş rotası Likya Yolu’nun bır kısmı halen kullanılmakta olan eski göç yollarından oluşuyor. 18 Likya kenti ve yeşille mavinin birbirine karıştığı doğal güzellikler içinden geçiyor. Take Yarımadası’nı kendilerine yurt edinen Anadolu’nun en eski halklarından biri olan Likyalılar’ın izini süren yürüyüş rotası, tarihi mekânların yanı sıra Ölüdeniz, Kabak Koyu, Yediburunlar, Patara, Kalkan, Kaş, Demre, Finike, Adrasan, Çıralı gibi ülkemizin en önemli turizm bölgelerine uğruyor. Rotanın en avantajlı özelliği, yılın 11 ayı yürüyüş olanağı sunması. (Ersin Demirel)
Fotoğraf: Faruk Akbaş


2) Görsel şölen :Kapadokya
Tabiat ananın özenle yarattığı doğa mucizesi Kapadokya, ülkemizin en çok ziyaret edilen turizm merkezlerinden biri. Milyonlarca yıl önce Erciyes ve Hasan Dağı volkanlarından fışkıran lav ve küllerin soğuması sonucu ilginç yeryüzü şekillerinin meydana geldiği Kapadokya bölgesi, derin tüf vadileri, peri bacaları ve insanlığa mesken olmuş kaya yerleşimleriyle biliniyor. Sürekli bir devinim ve değişim içerisindeki coğrafyasının oluşturduğu vadiler, Kapadokya yürüyüş parkurlarının omurgasını oluşturuyor. Panoramik ayrıntıların tek tek sahneye çıkıp görsel bir şölene dönüştüğü söz konusu vadiler, günübirlik rotalar sunuyor konuklarına. Nevşehir, Kayseri ve Aksaray il sınırlarına yayılan Kapadokya bölgesinde Ihlara, Soğanlı, Güvercin, Aşıklar, Kızılçukur, Gül, Bal, Zemi, Keşişler, Devrent, Avla vb vadilerde keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Bölgede birçok seyahat acentesi, doğaseverlere nitelikli servis veriyor. (Ersin Demirel)
Fotoğraf: Faruk Akbaş


3) 9 sıcak noktadan biri: Yenice Ormanları
Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve eski konaklarıyla ünlü Safranbolu’ya sadece 40 kilometre mesafedeki Yenice Ormanları, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından Avrupa’nın 100, Türkiye’nin ise dokuz sıcak noktasından biri olarak belirlendi. Yemyeşil vadilerin, yalçın zirvelerin, suyun ve nemin yarattığı zengin bitki çeşitliliğinin yansıması olan anıt ağaçlar, bu doğa harikasının en değerli hazineleri olarak dikkat çekiyor. Yenice Ormanları Doğa Yürüyüş Parkurları’ projesi Ekim 2009’da ayında uygulamaya geçirildi. 210 kilometre boyunca işaretlenen yol üzerindeki 21 parkur, günübirlik, kısa ve uzun olmak üzere üç kategoride toplandı. Parkurlar genellikle orman yolları ve patikalardan oluşuyor. Ayrıca 292 kilometrelik dağ bisikleti rotası mevcut. (Ayfer KURALAY)
Fotoğraf: Ersin Demirel


4) Destansı rotalar: Palovit Kaçkarlar
Bunca zaman yaptığım doğa yürüyüşleri arasında tereddütsüz ilk sıraya koyacağım vadi Palovit’tir. Bu vadi içerisinde yer alan Amlakit Yaylası’ndan Hazindağ Yaylası’na oradan görkemli Kaçkar manzaralı Pokut Yaylası’na, Pokut’tan da Konaklar Mahallesi’ne giden bir yol tarif ettiğim... Ama kayıp bir patika. Henüz tahrip olmamış, eski kervan ve göç patikasının izlerini hâlâ taşıyan belki de tek yol, o yüzden kayıp, bilinmeyen bir patika diyorum. Yolun önemli bölümü yatay, küçük çocuklarla birlikte yürünebilir. Göklere yükselen, uzun, iri masalsı doğal yaşlı ormanıyla Avrupa’da bile örneği yoktur vadinin. Kaçkarlar’daki bir önemli doğa harikası rota da Verçenik. Araba yoluyla Başhemşin Yaylası’na ulaşıldığı için, yaz mevsiminde hemen herkes o görkemli Verçenik Dağı’nı ve gölleri görebilir. Bir kere Başhemşin’e, yani anneannemin o köyüne ulaştıktan sonra, yaylacıların arasından geçerek yaylanın çevresinde 10’un üzerinde gölü bir günde gezebilir insan. Yöreden rehber alarak, yola devam ettiğim, konaklaya konaklaya bu yönde Kaçkarlar’ı bir kaç kez geçmişliğim de var. Destansı bir rota. Doğaya yönelik bir hac gibi herkes yapmalı. Bir kaç kere kar ve buz yüzünden yarıda bırakıp sonunda çıktığım Verçenik de zorlu bir dağ sayılır bilenler için. Bu rotalar genellikle yazlık. Diğer zamanlar karlıdır. Bu nedenle yaz dışında yürümek için teknik bilgi ve malzeme gerekir. (Özcan Yüksek)
Fotoğraf: Ersin Demirel


5) Bülbülleri dinleyin: Hitit Yolu
Hitit Yolu parkurları, Çorum’daki Hattuşa, Alacahöyük, Şapinuva gibi binlerce yıllık kentleri birbirine bağlıyor. Görev yaptığı her şehre yürüyüş parkurları kazandıran eski Çorum Valisi Nurullah Çakır’ın girişimiyle, 2010’da 23 parkurun haritaları, GPS koordinatları çıkarıldı, çevre özelliklerini içeren bir kitap yayımlandı. Ersin Demirel’in hazırladığı kitapta uzunlukları 2 - 18 kilometre arasında değişen 11 günübirlik, uzunlukları 23 - 87 kilometre arasında değişen altı uzun yürüyüş, uzunlukları 32 - 103 kilometre arasında değişen altı bisiklet parkuru yer alıyor. “Hitit Yolu Yürüyüş Parkurları” kitabını internetten ücretsiz indirebilirsiniz (www.hitityolu.com). Ben bu parkurlardan, baharda bülbül şakımalarını dinleyebileceğiniz dokuz kilometrelik Karakaya - Alacahöyük etabını ve Köroğlu Dağları’nı seyredeceğiniz 11 kilometrelik İskilip Elmalı Vadisi etabını tavsiye ederim. (Serhan Yedig)
Fotoğraf: Ersin Demirel


6) Uçsuz bucaksız güzellik: Kazdağları
Mitolojik efsaneleri kadar, derin kanyonları, uçsuz bucaksız çam ormanları, rengârenk giysili tahtacı Türkmenler’in yaşadığı köyleriyle de sıra dışı bir tabiat alanı Kazdağları Milli Parkı. Balıkesir’in Edremit ilçesinde. 21 bin hektarlık alanda 77’si sadece Türkiye’de 29’u dünyada sadece bu alanda yetişen bitki bulunuyor. Ciple geçilebilen dağyolu, Sarıkız’ın zirvesine kadar uzanıyor. Milli park sınırlarında belirli başlı iki parkur olmakla birlikte, işaretlenmemiş alanlardan tercihe göre yeni parkurlar çıkarmak mümkün. Sahaya, Milli Parklar’ın sertifikalandırdığı alan kılavuzları olmadan yürüyüşçü alınmıyor. Kılavuzların günlüğü 80 TL. Parkın yaya giriş ücreti 4 TL, 4 kişiye kadar çadırlı konaklamanın günlüğü 15 TL. Kazdağaları Alan Kılavuzları Derneği’nden detaylı bilgi alabilirsiniz (www.kazdagialanklavuzlari.com). (Serhan Yedig)
Fotoğraf: Faruk Akbaş


7) Baharda rengârenk: Belgrad Ormanı
Herkes zor parkurlarda yürüyüp, koşamaz. İnsaflı parkurlara da gereksinim var. Bunlardan biri de İstanbul’daki Belgrad Ormanı. Ormanın içinden geçen bu parkurda her yaş gurubu yürüyebilir, koşabilir, hatta ıslık çalarak avare avare dolaşabilir. Parkurun uzunluğu 6.200 metre. Yol üstünde sizi yönlendiren uyarılar var. Yol doğal kiremit tozu ve irmiğinden oluşan özel bir karışımla kaplanmış. Onun için belli bir esnekliğe sahip. Bu da kas zedelenmelerini engelliyor. Parkur baharda yemyeşil, sonbaharda ise rengârenk. Ormanda 75 çeşit kuş türü var. Onların ötüşleri yürüyüşçülere eşlik ediyor. Giriş ücreti olarak araba başına 10 lira alındığını unutmayın.(Mehmet Yaşin)
Fotoğraf: Levent Kulu


8) Antik kentlere yürüyüş: Bafa Gölü ve Latmos
Aydın ve Muğla sınırlar içindeki Bafa Gölü, Beşparmak (Latmos) Dağları’nın dibinde yer alıyor. Çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış göl mistik duyguları harekete geçiren olağanüstü bir ıssızlığa ve güzelliğe sahip. Yürürken attığınız her adım sonunda ulaşacağınız bir yapı veya çizim sizi zaman tünelinde gizemli bir yolculuğa götürecek. Gölün etrafındaki Kapıkırı Köyü antik dönemde yörenin merkezi Hereklia kentinin kalıntıları üzerine kurulmuş. Hem göl etrafında hem de çevredeki köylerdeki eski yerleşimlere yürüyüşler yapabilirsiniz. Bağarcık Köyü, Beşparmak Dağları’nın doğu yamacında. Köyün hemen yanında bulunan Çörlen Kalesi’ni gezmeye gittiğinizde ilk kale taşlarının uyumun fark edersiniz. Taşların bazıları sanki birkaç gün önce döşenmiş kadar sağlam duruyor. Kapıkırı köyü sakinlerinin kullandığı antik patika, Myus ve Alinda antik kentleri arasında uzanıyor. Yolun döşeme taşları hâlâ sapasağlam. Latmos Dağı eteklerinde de çok sayıda yürüyüş parkuru var. Bunların içinde en güzeli ve en hafifi Yediler Manastırı’na giden patikadır. Bu bölgede yerel rehberlerin düzenlediği turlara katılmanız daha akılcı olur. Hem bölgeye bir katkınız olur hem de hiç zahmet etmeden bölgede görülmesi gereken yerlere birkaç saatlik yürüyüşler yapabiliriz. Rehber Mehmet Çakır, eşeği ile bölgede hizmet veriyor. Pansiyon ve restoran içinse Güray Çakır’a ulaşabilirsiniz (252 543 5380). (Faruk Akbaş)(Faruk Akbaş)


9) Eşsiz şelalelere sahip: Aladağlar
Aladağlar’ın, insanı kendine çeken ve aşık eden büyülü bir coğrafyası var. Gittikçe daha çok gitmek istiyorsunuz. Derin vadileri, eşsiz zirveleri, dik ve sarp buzul kayalıkları, mağaraları, görkemli kanyonları, yüksek platoları, doğal manzarası, ormanları, şelaleleriyle bir doğa cenneti. Aladağlar’da buzul ve karstik topoğrafyanın etkili olduğu yüksek rakımlı Yedigöller, ayrıca görsel bir güzellik sergiliyor. Kaya pınarları, debisi ve düşüş yüksekliği bakımından Türkiye’nin en büyük ve ilgi çekici takım şelaleleri görenleri hayran bırakıyor. Aladağlar Milli Parkı, Kayseri, Niğde ve Adana illeri dahilinde kalan 54. bin hektarlık bir alanı kapsıyor. Rakım 730’dan başlayarak 3.756 metreye kadar çıkıyor. (Sakine Yıldıran)


10) Kentin yanı başında: Yuvacık Menekşe Yaylası
İstanbul kıyısında günübirlik mesafedeki Menekşe Yaylası, İzmit Yuvacık’a bağlı, Samanlı Dağları’nda yer alan güzel bir yürüyüş rotası. Servetiye Köyü’nün yaylası olan Menekşe’ye yürüyüş Aytepe’den başlıyor. Parkur başlangıcından yarım saat sonra Soğuk Su mevkiine varırsınız. Dere üzerindeki ahşap köprüden geçip patikayı izleyerek yükselir ve vadiye hakim tepede bulursunuz kendinizi. Şahin Tepesi de denilen kayalıklar soluklanmak ve fotoğraf çekmek için ideal bir nokta. Ardından orman içi patika ve araç yolundan tabelaları takip ederek yaklaşık 1.5 saatlik kolay bir yürüyüşün sonunda Papaz Çayırı’na ardından Menekşe Yaylası’na ulaşırsınız. Tipik yayla evleri, baharda açan rengârenk çiçekler ve can şenlendiren dağ çilekleri rotayı daha da keyifli hale getirir. (Faruk Akbaş)


Kaynak : Hürriyet Gazetesi Seyahat Eki (15.03.2015)

8 Mart 2015 Pazar

Baharı Karşılamak İçin En İyi 10 Yer Hürriyet Seyahat Eki'nde

Bahar geldi. Ağaçlar filizlenmeye, meyve ağaçları çiçek açmaya başladı. Doğa, Türkiye’nin dört bir yanında uyanıyor. Yakında her yer rengârenk olacak. Fotoğraf makinenizi kapın, bu güzelliği kaçırmayın.

SEÇİCİ JÜRİ
Saffet Emre Tonguç, Yazar-rehber
Mehmet Yaşin, Gezgin-gurme
Serkan Ocak, Hürriyet Seyahat Yayın Yönetmeni
Su Yücel, ressam-belgeselci
Serhan Yedig, gazeteci
Ersin Demirel, yürüyüş rotaları uzmanı-doğa fotoğrafçısı
Yıldırım Güngör, akademisyen ve doğa fotoğrafçısı
Mutlu Tönbekici, gazeteci
Faruk Akbaş, fotoğraf turları rehberi
Yücel Sönmez, gazeteci

1- İSTANBUL BOĞAZI
BİR EFLATUN SEVDA
Bizanslı’lar Boğaz’ı ‘Dünyanın kolyesi’ olarak tanımlamış. İstanbul’un büyülü güzelliğini tek kelimeyle ifade etmek gerektiğinde akla ilk Boğaz gelir, ardından da erguvan. Eskiden Boğaz’ın tüm çevresini sararmış bu eflatun gerdanlık. Bugün betonun kemirmesiyle azalmış. Boğaz’da erguvan şölenini en güzel Gülhane, Yıldız ve Bebek’teki Türkân Sabancı Parkı’nda görebilirsiniz. Bunun dışında Aşiyan, Emirgân Parkı, Çamlıca Tepesi, Kuzguncuk’taki Fethi Ahmet Paşa Korusu da doğru adresler. Anadolu yakasının en yeşil yerlerinden biri Mihrabad Korusu, Hıdiv Kasrı ve Yuşa Tepesi yüzyılların sevdasına selam göndereceğiniz yerler arasında.


2- ABANT GÖLÜ
NAZLI NİLÜFERLER DİYARI
Bazı mekânlar var, dört mevsim ayrı bir güzelliğe bürünür. Yılın hangi ayında olursanız olun, bu klasik rotalardan vazgeçemezsiniz. Gezginlerin idolü Abant Gölü de ilkbahar aylarında bambaşka bir hale döner. Kış uykusundan yeni uyanan Abant, baharla birlikte yeşilleniyor. Beyaz kar örtüsü, yerini, yemyeşil çimenlere ve kır çiçeklerine bırakıyor. Yüzeyinde nazlı nazlı nilüferler salınıyor ve etraftaki dağların silueti yansıyor sularda.

3- YEDİGÖLLER
240 ÇEŞİT ÇİÇEK
Sonbaharda kuruyan yaprakların sarı fon oluşturduğu bu göller diyarı, baharla birlikte yemyeşil bir renk cümbüşüne bürünüyor. 240 çeşit bitki türünün bir anda çiçeklendiğini düşünün. Süzülen ışık huzmelerinin yarattığı görsellik, mavi göllerle birleşince ortaya tanımsız bir tablo çıkıyor. Göllerin etrafında yürürken, ağaçlardan düşen yaprakların hışırtısı ve derelerin şırıltısı dışında sonsuz bir dinginlikle karşılaşacaksınız.

4- İZNİK GÖLÜ
KARLA KAPLANMIŞ GİBİ
İznik Gölü’nün kenarında akşam saatlerinde güneşin batışını izlemek her mevsimde ayrı bir zevk. Ancak gölün asıl güzelliği ilkbaharda ortaya çıkıyor. Meyve bahçeleri, özellikle elma ve şeftali ağaçları baharın ilk günlerinde adeta bir renk cümbüşüne döner. Gölün etrafı yukarıdan bakınca sanki karla kaplıymış izlenimini verir. Bembeyaz ve kırmızı renkli şeftali ve elma ağaçları tüm coğrafyayı kaplar.

5- ŞAVŞAT KARAGÖL
ÜÇ MEVSİM BAHAR
Sahara Milli Parkı içinde yer alıyor. Toprak kayması sonucunda oluşmuş saklı bir cennet. Baharda göl kenarındaki açan çiçeklerin her biri başka bir güzelliğe bürünür. Göl kıyısının hemen yanındaki ormansa farklı bir bahar görüntüsü verir. Ağaç diplerindeki mantarlar farklı renkler sunar. Şavşat’a 45 kilometre uzakta Karagöl aslında kış hariç her mevsimde ilkbaharı yaşar. Yüksekte olduğu için eriyen karların altından sürekli yeni çiçekler çıkar ve üç mevsimde bahar olur burada. Arka taraftaki yüksek dağlarsa manzaranın tamamlayıcısı olur. Karagöl Pansiyon’da kalarak hem göl havasını koklar hem de muhteşem manzara eşliğinde uyuyabilirsiniz. Ayrıca Artvin’in geleneksel yemeklerini de tadabilirsiniz.

6- PORTAKAL KOKUSU
FİNİKE (ATALYA)
Antalya sahilleri mart sonundan nisan ortasına mis gibi narenciye çiçeği kokar. Teke Yarımadası’nın ucundaki ilçelerde bahçeler hızla yerlerini yazlıklara bıraksa da Finike hâlâ geniş portakal bahçelerine sahip. Zirveleri 1000 metreyi aşan Tocak ve Alacadağ arasındaki Turunçova baş döndürücü kokuların merkezi. Akçay’ın marina yakınında denize döküldüğü noktadan yaklaşık 500 metre kuzeydoğuya yürüdüğünüzde bahçeler başlar. Akçay’ın iki kıyısında, Sahilkent’e kadar devam eder. Ihlamur, iğde çiçekleri gibi benzersiz bir kokudur portakalınki. Sebepsiz yere mutluluk verir. Bir zamanlar Likya Uygarlığı’nın yükseldiği topraklara yolunuz düşerse merkeze 9 km uzaklıktaki başkentleri Limyra’ya, Elmalı yolundaki Arykanda’ya uğramanızı öneririz....


7- ÇİÇEK CÜMBÜŞÜ
NEMRUT KRATER GÖLÜ (BİTLİS)
Bitlis’teki Nemrut Dağı ile Adıyaman’daki Nemrut Dağı hep karıştırılır. Birçok kişi Bitlis Nemrut’unu bilmez bile. Halbuki Türkiye’nin en ilginç ve en az bilinen yerlerinden biridir Nemrut Krateri. En son 1440’ta patlamış bir volkanik dağ. Dağ çökmüş ve krater çanağı içinde beş ayrı göl oluşmuş. Büyük göl yarım ay şeklinde ve soğuk. Hemen yanındaki küçük göl ise kışın 40 derece, yazın ise 60 dereceye kadar çıkan sıcak bir göl. Bahar aylarında akıllara seza bir çiçek cümbüşü vuku buluyor. Milyonlarca çiçek, binlerce renkte bir halı oluşturuyor... Duydum ki artık gelen giden daha çokmuş. Hatta turistik bir tesis kurma planı bile varmış.


8- KÜRE DAĞLARI
SANKİ FANTASTİK FİLM
Bartın ve Kastamonu il sınırları içinde yer alan Küre Dağları Milli Parkı, ormanlarının güzelliği, doğal yapısı ve canlı çeşitliliğiyle dünya üzerindeki en önemli 100 (Orman Sıcak Noktası) orman arasında yer alıyor. Bölge aynı zamanda karstik yapısı nedeniyle kanyonlar (Valla Kanyonu), mağaralar, vadiler ve derin geçişler açsından Türkiye’nin en zengin yerlerinden. Bitki çeşitliliği açısından da olağanüstü bir zenginliğe sahip olan Küre Dağları baharda büründüğü masalsı güzelliği envai çeşit çiçekle süslüyor. Bu nedenle barındırdığı 157 endemik bitki türü ve bunlar içinde nesli tehlike altında olan 59 bitki taksonu ile önemli ekolojik alan. Önemli not: Baharda birçok canlıyı da görmeniz kuvvetle muhtemel. Ancak ayılarla ani karşılaşmaların tehlikeli olabileceği de aklınızda olsun.

9- OVACIK
AKLINIZI ALACAK
Baştan söylemekte fayda var. Benim de planım bu yıl bahara Ovacık’ta merhaba demek. Bir tarafınızda başı karlı Munzur Dağları ve onun eteğinde yer alan, rengârenk çiçeklerle bezenmiş genişçe yemyeşil bir ova hayal edin. Bunun üstüne ışığı, kuşları, kelebekleri, sıcakkanlı, neşeli insanları koyun. Burası Ovacık... Bütün bu güzelliklerin sebebi Munzur Nehri. “Su boşa akıyor, Su akar Türk bakar” diyenlere inat bir nehrin akarken etrafına damla damla nasıl hayat verdiğini, ovayı nasıl renklendirdiğini görmek istiyorsanız adresiniz tam da burası. Munzur Dağları’nın eteğinde bembeyaz bir şekilde fışkıran nehir ve içinden geçtiği ova baharda aklınızı başınızdan almaya aday yerlerin başında yer alıyor.

10- ORKİDELERİN BÜYÜLÜ DİYARI
GÖCEK ÇEVRESİ (MUĞLA)
Türkiye’deki orkide türlerinin yarısı (70) Muğla’da. Bu günlerden itibaren Göcek çevresinde yapacağınız yolculukta nadir orkide türlerini görebilirsiniz. Beldenin kuzeye giden köy yollarına sapın, ormanlık arazileri, sulu ve çayırlık alanları dikkatlice izleyin. Orkide tutkunları dünyanın dört bir yanında orkide için bu coğrafyaya geliyor. Köklerinin salep ve dondurma yapımında kullanılması, her yıl milyonlarca kök orkidenin sökülmesine ve ne yazık ki hızla yok olmasına neden oluyor.

Kaynak : Hürriyet Gazetesi (08.03.2015)

27 Şubat 2015 Cuma

Likya Yolu kitabının yeni baskısı Hil Yayınları'ndan çıktı

1999 yılında Likya Yolu projesini hayata geçiren Kate Clow'un 'Likya Yolu' kitabının yeni Türkçe baskısı, Türkiye'nin Kültür Rotaları arşivini oluşturmayı amaçlayan Pandora - Hil Yayınevi tarafından önümüzdeki hafta itibariyle satışa sunulacaktır.

Kitapta, yürüyüşünüz öncesi ihtiyacınız olabilecek tüm bilgi, detaylı açıklamalar, her bir bölüm için gereken süre, rakım tabloları, tarihi yerler ve Olimpos Dağı hakkında bilgiler yer almaktadır. Kitap ayrıca Kalkan, Kaş, Demre, Adrasan, Çıralı, vb. köy ve kasaba hakkında kapsamlı bilgiyi de içermektedir.

Mayıs 2014'te İngilizcesi çıkan bu yeni baskıda, fazladan iki gün daha ve rotadaki diğer değişiklik ve güncellemeler de eklenmiştir. Kitabın içerisindeki harita da güncellenmiştir ve haritayla beraber bu kitap, hem yeni i-phone aplikasyonu hem de internet sitesini tamamlayıcı niteliktedir. Kitabı, önümüzdeki hafta itibariyle www.trekkinginturkey.com adresinden sipariş edebilirsiniz.














 
Kaynak : Culture Routes Society (Kültür Rotaları Derneği) facebook sayfası
https://www.facebook.com/CultureRoutesSociety?fref=nf