Hitit Yolu 2014 yılında İngiltere'nin prestijli seyahat şirketlerinden Peter Sommer Travel'in programında yer alacak.
http://www.petersommer.com/escorted-archaeological-tours/turkey/cappadocia-exploring/
2 Aralık 2013 Pazartesi
24 Kasım 2013 Pazar
9 Ekim 2013 Çarşamba
Kültür Rotaları Derneği Bilgi Noktası Antalya-Tibet Outdoor'da
Kültür Rotaları Derneği, Antalya'da Tibet Outdoor mağazasında bilgilendirme noktası açtı. Kültür rotaları ile ilgili kitap, harita ve broşürleri burada bulabilirsiniz.
Adres : Deniz Mah. 131 Sok. 2/A 07050 Muratpaşa-Antalya
Tel : 0242 2438528
E-posta : info@tibetoutdoor.com
16 Eylül 2013 Pazartesi
Rize'nin Köprüleri ve Şelaleleri Kitaplaştı
Rize Valiliği öncülüğünde hazırlanan 'Köprüler Kenti Rize' ve 'Şelaleler Kenti Rize' kitapları yayımlandı. Çalışmalara; yaylalar, buzul gölleri, konaklar ve 'Macera Kenti Rize' temalı kitaplarla devam edilecek.
11 Eylül 2013 Çarşamba
Köprüler Kenti Rize
Rize; kayak, dağcılık, kaya tırmanışı, rafting, trekking gibi ‘outdoor sporları’ açısından birçok parkura sahip. Ve tabii bu parkurları birbirine bağlayan köprülere... anadolu’yu sarmalayan ve sayıları aşan bin 400 tarihi köprünün 123’ü bugün Rize’de...
Anadolu Sigorta tarafından yürütülen ‘Bir Usta, Bin Usta’ Projesi’nin Rize ayağının tanıtımı için geçtiğimiz hafta Rize’deydik. Bölgede yıllardır varlığını koruyan geleneksel el sanatı olan sepetçiliği yaşatmak amacıyla Rize’de üç ay boyunca sürecek kursun ziyaretçilerinden biri de Rize Valisi Nurullah Çakır idi. Çakır’la ayaküstü sohbetimiz sırasında konu turizmden açıldı. Vali Çakır başladı anlatmaya... Vali Çakır’ın anlattığına göre Rize; kayak, dağcılık, kaya tırmanışı, dağ bisikleti, rafting, yamaç paraşütü, trekking gibi ‘outdoor sporları’ açısından birçok uygun parkura sahip. Ve tabii bu parkurları birbirine bağlayan köprülere... Bu yüzden Vali Çakır da Rize’nin marka değerini yükseltmek için işe köprülerden başlamış...
123’ü Rize sınırları içinde
Çakır’ın anlattığına göre Anadolu’yu sarmalayan ve sayıları aşan bin 400 tarihi köprünün 123 tanesi Rize sınırları içinde yer alıyor. 100’e yakınının yaşı ise 100-120 arasında. Valilik, hayatı, kültürleri, yolları ve gönülleri birbirine bağlayan bu köprüleri bir kitapta toplamış. Çayeli Bakır’ın katkılarıyla hazırlanan 175 sayfalık kitabı ise yürüyüş ve bisiklet rotaları konusunda rehberlik yapan Ersin Demirel tarafından hazırlanmış. Kitabın önsözünü de Vali Çakır kaleme almış. Çakır kitabın önsözüne “Bazen sel suları köprüleri yıkacak ama kısa bir süre sonra yenilenmiş yüzleriyle tekrar karşımıza çıkacaklar. Nehirleri süsleyen köprüleriyle Rize bir ‘köprüler şehri’ olmaya devam edecek” diye yazmış. İşte ‘Köprüler Kenti Rize’den geçmişten geleceğe uzanan köprülerden sadece bir kaçı...
KÖPRÜKÖY (TİMİSVAT)
Ardeşen’den Karadeniz’e kavuşan Fırtına Deresi’nden Ayder Yaylası(na uzanan güzergah boyunca çok sayıda kemer köprü görülür. Fırtına Deresi üzerine kurulan en güzel Osmanlı dönemi eserlerinden olan Timisvat, Köprüköy ile Hoşdere köylerinin ulaşımını sağlar. Anıtlar Kurulu tarafından tescil edilen yapı 35 metre uzunluğunda, 13 metre yüksekliğinde. 18. yüzyıldan kalma zarif köprü günümüzde yaya geçişinde kullanılmakta. Köprü, yanında bulunan alabalık tesisi ile mola vermek için ideal bir yer. Bütün masaları dere ve köprü manzaralı...
SESLİKAYA (AĞVANİ)
Kemer köprülerin birbiri ardına sıralandığı Tunca Vadisi’ndeki ilk köprü unvanını taşıyan Seslikaya, Ardeşen’e 11 kilomerte mesafede. Kemeri kesme taştan diğer bölümleri ise molozdan inşa edilmiş köprü 19. yüzyıldan kalma. 30 metre uzunluğundaki bu köprü de Anıtlar Kurulu tarafından envantere kaydedilmiş.
KAVAK
Kavak Köprüsü Çamlıhemşin ilçesinin Hala Deresi üzerined yer alan eski ulaşım sisteminin ilk köprüsü. İlçe merkezine 1 kilometre mesafedeki köprü, 19. yüzyılda yöre halkı tarafından yaptırılmış. Rize’nin en güzel fotoğraf veren köprülerinden biri olan Kavak, 36 metre uzunluğunda ve 15 metre yüksekliğinde bulunuyor. Fırtına vadisi’ndeki diğer benzerleri gibi o da Anıtlar Kurulu tarafından tescil edilmiş.
KADIKÖY (ÖRENKİT)
Fırtına Vadisi rafting parkuru üzerinde bulunan Kadıköy köprüsü yaz aylarında altından geçen rafting tutkunlarının adrenalin dolu çığlıklarıyla yalnızlığını unutuyor. Bir zamanlar Kadıköy yerleşim birimine ulaşım sağlayan köprü Çamlıhemşin’e 2.5 kilometre mesafede bulunuyor. Köprüyü 19. yüzyılda Kabaoğlu Ahmet Efendi yaptırmış.
ÇİNÇİVA (ŞENYUVA)
Karadeniz’in coğrafyasına ve iklim koşullarına uygun olarak inşa edilen teş köprüler genelde tek gözlü olarak tasarlanmış. Çamlıhemşin’in Şenyuva köyünde, Fırtına Deresi üzerinde bulunan Şenyuva da bu tarz kemer köprülere en güzel örnek. 40 metre uzunluğunda ve 20 metre yüksekliğindeki köprünün kitabesi 1946 yılında yaşanan selde kaybolmuş.
AŞAĞIDURAK 1 (KULABER)
Ardeşen’e 17 kilometre mesafedeki köprü heybetli gövdesiyle Durak Deresi’nin üzerinde yükseliyor. Rize’deki en büyük ve en güzel köprülerden biri olan Kulaber, geçtiğimiz yıllarda restore edildi. Köprünün kitabesinde 1261 tarihi bulunuyor. Köprünün uzunluğu ise 29 metre.
ÇAĞLAYAN
Çağlayan Köprüsü, Rize ilinin tanıtım sembollerinden olan tarihi taş kemer köprülerin en güzellerinden olan biri. Çağlayan Deresi üzerinde bulunan köprünün kemer kısmından sarkan zincire bağlı taşın üzerinde 1924 yazsa da ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmiyor.
ÇOĞU OSMANLI DÖNEMİNİN İZLERİNİ TAŞIYOR
Rize’nin, deniz seviyesinden 2000 m. yüksekliğe ve 50 km’lik bir mesafeye ulaşan topografyası, oldukça dik yamaçlar meydana getirmekte. Bu durum akarsuların denize hızlı bir akışla dökülerek derin vadiler açmalarına neden olmuş. Buna bağlı olarak dağlık arazide yaşayan yöre insanı, sıkça karşısına çıkan akarsu vadilerini geçip konutlarına, yaylalarına ve tarım alanlarına ulaşmak için köprüler inşa etmiş. Bu bakımdan Rize yöresinde taş kemer köprü mimarisi oldukça gelişmiş. Yöre ikliminin etkisiyle (sel) bu köprüler çabuk yıpranmış ve sık sık onarım görmüşler. Köprülerde herhangi bir kitabeye rastlanmamakla beraber, genellikle Osmanlı döneminin son zamanlarında yapıldıkları düşünülmekte. Köprülerin tümü, akarsu yatağının iki yanında karşılıklı birer ayak üzerine yükselen yuvarlak ya da hafif sivri kemerli bir yay formunda. İlk çağlardan itibaren farklı zaman ve mekanlarda farklı toplumlar tarafından kullanılan bu formun, tercih edilmesindeki ana faktör kullanımından doğan işlevi olduğu belirtiliyor. Köprülerin tümünün kemer biçiminde yapılmasının temelinde yatan düşünce, köprünün fevkani yapısı ile sık sık sel suları ile taşan akarsuların altında kalmamasını sağlamak. Ormanlık bir bölge olmasına rağmen köprülerin, ahşap yerine taştan yapılmasının nedeni; taşın, suya karşı ahşaba göre daha sağlam ve dayanıklı bir malzeme olması. Bölgedeki köprülerin tümü dikdörtgen planlı ve bir çoğu tek ve yuvarlak kemerli. Yükseklikleri vadinin derinliğine göre değişmekte. 2-3 m. yükseklikte köprüler bulunduğu gibi 15- 20 m yükseklikte köprüler de bulunuyor.
Yaşar Kızılbağ
Kaynak :
28 Temmuz 2013 Pazar
27 Mayıs 2013 Pazartesi
SERKA Sürdürülebilir Turizm Projeleri ile EKOIQ Dergisi'nde
Serhat’ta Yeşil Turizm Atağı
Turizm sektöründe atak yapmak isteyen Türkiye,
alternatif ve sürdürülebilir turizm türlerine yavaş adımlarla da olsa
yönelmeye başlıyor. Bunun son örneklerinden biri de Kars, Ardahan, Iğdır
ve Ağrı illerini kapsayan Kültür ve Doğa Rotaları projesi oldu. Serhat
Kalkınma Ajansı’nın katkılarıyla hayat bulan proje kapsamında, bölgenin
bugüne kadar ya görmezden gelinmiş ya da kıyıda kenarda kalmış tüm
tarihi, kültürel ve doğal değerlerinin haritası çıkarılarak
kitaplaştırıldı. Projeyle hazırlanan onlarca doğa ve kültür rotası artık
ziyaretçilerini bekliyor…
Özgür ÇAKIR
Özgür ÇAKIR
Kışın kendini göstermeye başladığı şu günlerde, turizmin yönü de,
toplam turist ve tesis sayısı yaz aylarıyla kıyaslanamayacak kadar küçük
olsa da, başta Uludağ olmak üzere kayak merkezlerine doğru çevrilmeye
başladı. Aynı süreç, yaz aylarında da güneye ve batıya doğru yaşanıyor.
Ancak turizmi belirli aylarla sınırlamak, yılın geri kalan bölümlerinde
söz konusu bölgelerin turizmle olan bağının kopması, aslında
Türkiye’nin sektördeki temel sorunlarından biri. Bu soruna ve genel
olarak Türkiye’de sürdürülebilir bir turizm anlayışının eksikliğine
EKOIQ’nun Kasım 2012 sayısında değinerek, TÜSİAD’ın “Sürdürülebilir Turizm”
raporuna yer vermiştik. Kısaca hatırlamak gerekirse, raporda özellikle
turizmin en hızlı gelişen sektörlerden biri olduğuna dikkat
çekiliyordu. Yine aynı raporda, Türkiye’nin 2023 yılı itibariyle
turizmde dünyanın ilk beş ülkesinden bir haline gelmeyi hedeflediği
hatırlatılarak, bunun mevcut turizm anlayışıyla pek de mümkün olmadığı,
turizmin dünya çapında sürdürülebilir ve ekolojik bir anlayışa doğru
hızla evrildiğine dikkat çekiliyordu.
Hem o rapordan hem de gördüğümüz manzaradan yola çıkarsak, Türkiye’de devletin alternatif turizm türlerine yöneldiğinden, daha doğrusu bunu stratejik bir devlet politikası haline hâlâ getirmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İşte tam da bunlara dikkat çektiğimiz sıralarda, Doğu Anadolu’da yeni bir projenin hayata geçtiğini duyunca biraz olsun umutlandık. Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illeriyle ilgili kalkınma planları ve projeleri üreten Serhat Kalkınma Ajansı SERKA’nın davetlisi olarak bölgeye giderek, ajansın hayata geçirmeye başladığı ve sınır boyundaki bu dört ili kapsayan Kültür ve Yürüyüş Yolları tanıtım turuna katıldık. Gördüğümüz manzara ise açıkçası bizi büyüledi. Sadece kış turizmiyle anılan bölge, 1930’lara kadar 20’den fazla etnik yapının bir arada yaşadığı, eşsiz bir kültürel mirasa sahip. Bu mirasın içinde bulunan tarihi eserleri, antik kentleri, Baltık mimarisine sahip binaları ve mutfağıyla kültür turizmi için biçilmiş bir kaftan gibi. Ayrıca bölgenin endemik yapısı ve florası da Türkiye’deki doğa turizminin en önemli duraklarından biri olacak potansiyele sahip.
“Turistler Daha Uzun Kalmalı”
SERKA’nın desteklediği Kars- Ardahan-Iğdır-Ağrı Kültür ve Yürüyüş Yolları Projesi’nin mimarlarından biri ise, yıllardır Türkiye’nin hemen her yerinde yürüyüş ve bisiklet rehberliği yapan Ersin Demirel. Kültür Bakanlığı’nın kültür rotaları konusunda seminerlerle eğittiği birkaç uzmandan biri olan ve çiçeği burnundaki Kültür Rotaları Derneği’nin de kurucularından Demirel, bölgede dört gün süren tanıtım turunda da rehberimiz oldu. Demirel ve ekibi projeye 2011 yazında başlamış. Demirel, projenin amacının Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı’da var olan potansiyeli ortaya çıkararak sürdürülebilir bir turizm yaratmak ve bölgeyi sadece kışın değil, dört mevsim boyunca turizmin yapılabileceği bir yer haline getirmek olduğunu söylüyor.
Demirel ve ekibi işe öncelikle bisiklet, manzaralı araç ve yürüyüş rotaları alternatiflerini değerlendirerek başladıklarını aktarıyor. Gelen turisti bölgede olabildiğince uzun tutmanın önemine değinen Demirel, “Örneğin Sarıkamış’ta beş ay kayak yapılıyor ama dünyanın ve Türkiye’nin en güzel sarıçam ormanlarıyla ilgili hiçbir çalışma yapılmamış. Biz işte tam da bunun üzerinde durarak orman ve vadileri değerlendirdik. Sarıkamış’ı gezerken, kıyıda köşede kalmış bir dizi kilise ve kalenin varlığına tanık olduk ve bunları kitaba taşıdık. Kitap çıktıktan sonra da bütün bölgede bir tabela çalışması yapıldı” diyor.
Zaten Sarıkamış aldığımız bilgilere göre uluslararası kayak pazarına da açılmak için adımlar atıyor. İlçe, Kafkasya, Lübnan ve Polonya gibi pazarlara şimdiden açılma yolunda ilerliyor. Tabii önemli sorunlar da yok değil. Örneğin hem Sarıkamış hem de bölgedeki diğer illerin gece uçağı ve daha ucuz uçak bileti gibi bir talepleri var. Bölgede yaşayanlar bu taleplerinin, özellikle hafta sonu tatili için bu dört ili ziyaret etmek isteyen turistlerin zaman kaybı yaşamamaları için önemli olduğunu belirtiyor. Yurt dışından bölgeye gelmek anlamında, ciddiye alınması gereken bir potansiyel olduğunu da öğreniyoruz. Tabii buna karşılık verebilmek için en önemli talebin genel koşulları ve altyapıyı iyileştirmek olduğunu görüyoruz. Dördü de sınır boyunda olan bu illerde son birkaç yıldır önemli bir canlanma olmuş. Ardahan’daki Akçakale, Posof-Türkgözü ve Ağrı’daki Gürbulak sınır kapıları açık durumda. Bu kapılardan Gürcistan ve Azerbaycan’la alışveriş sürüyor. Ancak ataları bölgede binlerce yıl yaşamış Ermeniler ve onların bıraktıkları tarihi ve kültürel miras düşünüldüğünde Ermenistan’la sınır kapılarımızın hâlâ kapalı olması büyük bir handikap gibi duruyor.
“Ağrı Dağı Merkez Olmalı”
Kültür Rotaları Projesinde yerel unsurlar da olabildiğince gözetilmeye çalışılmış. Ersin Demirel sürdürülebilir bir turizm için bunun önemine değiniyor. Proje boyunca çalışma yürütülen yerlerde yerel rehberler ve turizmle ilgili aktörlerin farkındalığını da oluşturmak istediklerini kaydeden Demirel, bütün arazi çalışmasını, yine bölgeden gönüllü insanlarla birlikte yaptıklarını ve rotaları beraber oluşturduklarını aktarıyor. Projenin gelecek yıl gibi ete kemiğe bürüneceğini belirten Demirel, bölge turizminin geleceği hakkında da umutlu konuşuyor. “Kars’ta var olan bir turizm potansiyeli zaten var ve daha da ileri gidecek. Aynı şey Ağrı için de geçerli. Ardahan örneğin bitki çeşitliliği açsından çok zengin. Bunu insanlara taşımaya çalıştık. Ayrıca Boğatepe gibi bir örnek var. Gerçek bir ekoköy, kırsal kalkınma projesi diyebiliriz. Ama Ardahan’da biraz sıkıntı var. Şimdilik turizme uzaklar. Dışarıdan gelen insanlara define ya da gömü arıyor, diye bakıyorlar. Bu da doğrudan pratikte aşılacak. Bizi bunu Likya ve St. Paul Yolu’nda da yaşadık. Gömüye geldiklerini zannettikleri yabancı turistlere taş atıyorlardı. Ama ne zaman gözleme sattılar, evlerinde turist ağırladılar, gördüler ve değiştiler. İnsanlar turizmi gördükçe aşacaktır bu önyargıları. Iğdır’da ise çok büyük bir alternatif yok. Ama organik tarımla ilgili bir çalışma var. Iğdır’ın bir de Nahçıvan ve Azerbaycan’a sınırı olduğunu unutmayalım. Çok yakında orada bir AVM açılacak”.
Demirel bölgede Ağrı Dağı’nın da özel bir yere sahip olduğunu söylüyor. Avrupa ve Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı’nın çoktan Avrupa’nın tırmanış merkezi haline gelmiş olması gerektiğine inanıyor. Demirel ve arkadaşları bunun için de SERKA’ya yeni bir proje sunmuşlar. Ağrı Dağı’nın 70 yaşındaki bir insanın bile rahatlıkla çıkabileceği bir dağ olduğunu kaydeden Demirel, “Bir parça bölgedeki durum nedeniyle güvenlik sorunu var. Kılavuzlar yetersiz ve tabii ki altyapıda da yetersizlikler mevcut.” Şu anda dağa yılda 6 bin kişinin tırmandığını hatırlatan Demirel, bu sayının da 60 bine çıkmak zorunda olduğunu belirtiyor.
“Projeler Kâğıtta Kalmasın”
Türkiye’de sürdürülebilir turizmin gelişme potansiyeli içinde olduğunu da söyleyen Demirel, birçok projenin hayata geçmeye başladığını ama devlet kurumlarında mülki amirler değiştiğinde sürdürülebilirliğin sekteye uğrayabilme ihtimalinin yükseldiğine değinerek, “Devamlılık gerekiyor. Aynı şeyin buralarda da olmaması için biz devletten çok, projeyi yerel halkla bütünleştirmek ve o farklılığı yaratmak istiyoruz. Bizde raporlar ya kağıtta kalıyor ya da sadece kurumların mülki amirin yıldızını parlatmak için kullanıyor” diyor.
Başta projeyi hayata geçiren Ersin Demirel ve arkadaşları olmak üzere Serhat Kalkınma Ajansı’nın, bölgenin turizmde daha fazla yer alabilmesi için başlattığı doğa ve kültür rotalarını kapsayan bu projeyle, bölgesel kalkınma için ne kadar hayati bir adım attıklarından uzun uzun bahsetmeye gerek bile yok. Genel bir ilgisizlik ve özellikle zorlu kış koşulları nedeniyle kendi kabuğuna kapanmış bölgeye hak ettiği değerin bugüne kadar pek verilmediğini düşünürsek, bu rotaların önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Bölgenin, sadece kış mevsiminde değil, diğer mevsimlerde de, birkaç küçük eksikliğin giderilmesiyle birlikte, turizm konusunda artık ciddi bir seçenek olmaması için hiçbir neden yok. Bu yüzden bizim size tavsiyemiz kış dışında, da nisan mayıs aylarından itibaren çıkacağınız herhangi bir tatilde, bu dört ili seçenekleriniz arasına alarak, farklı alternatifler sunan bölgede keşfedilmeyi bekleyen onlarca rotanın keyfine varmanız.
Yürüyüşten Jip Safarisine…
Proje kapsamında çıkan Kars Turizm Keşif Rehberi, Sarıkamış Yürüyüş Parkurları, Ardahan Yürüyüş Parkurları, Ağrı Turizm Keşif Rehberi isimli yayınlar, bölgenin kültür ve doğa turizmi potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu kanıtlıyor aslında. Kars Turizm Keşif Rehberi ve Sarıkamış Yürüyüş Parkurları adını taşıyan iki rehber kitap, Türkçe, İngilizce ve Rusça dillerinde hazırlanmış. Kars Turizm Keşif Rehberi, Uzun ve Kısa Kent Turları, Tarih, Geçmişe Yolculuk, Doğaya Yolculuk, Kültür Turları, Trekking aktiviteleri, Bisiklet Rotaları, Jip Safari-Manzaralı Araç Turu, Kars-Ağrı Macera Rotası, Kars-Ardahan Kültür ve Doğa Gezisi, Kış Turizmi turlarını içeriyor.
Örneğin Kars kent turunda, Orhan Pamuk’un Kar romanıyla ünlenen, Baltık mimarisinin örnekleriyle dolu Kars sokaklarında, Kar Otel ve Kars Kent Konseyi gibi yapıları ve son dönem Türkiye sinemasının başarılı yönetmenlerinden Reha Erdem’in Kozmos filmine sahne olan sokakları ve yapıları görebilirsiniz. Proje kapsamında hazırlanan kitaplarda, tarih turları başlığı altında ise Ani Antik Kenti, Kiliseler Rotası, yazı ve kaya yerleşimlerini kapsayan Geçmişe Yolculuk Rotası, Şehitlikler ve Tabyalar rotaları ayrıntılı bir biçimde anlatılıyor.
Yine projede Türkiye’nin kar turizminde yükselen değerlerinden biri haline gelmeye başlayan Sarıkamış’a da önemli bir yer ayrılmış. Yaban hayatı, faunası, sarıçam ormanları ve tarihiyle Sarıkamış, önümüzdeki yıllarda, kış ayları dışında da yürüyüş, trekking ve bisiklet turları için Türkiye’nin en önemli turizm bölgelerinden bir haline gelme potansiyeline sahip olacak gibi gözüküyor. Sadece Sarıkamış Yürüyüş Parkurları çalışmasında 18 kısa, iki uzun yürüyüş parkuru, 10 bisiklet, dört jip, üç de kültür rotası belirlenmiş.
“Hedef, Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesi”
Türkiye bölgesel planlama sürecinde henüz yolun çok başında. Bu amaçla kurulan Bölgesel Kalkınma Ajansları da önemli bir rol oynamaya ve somut adımlar atmaya yeni yeni başlıyor. Serhat Kalkınma Ajansı da bunlardan biri.
Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illerinde faaliyet yürüten SERKA, bölgeyi ekonomik anlamda harekete geçirecek en önemli sektörlerden birinin turizm olduğunun farkında. SERKA Genel Sekreteri Hüseyin Turan da turizm faaliyetlerinde ziyaret edenle turisti ağırlayan arasındaki beklentilerin kesiştiği yerde mutlu bir alışverişten söz edilebileceğini söylüyor. Bölgenin değerlerinin hâlâ yeterince tanınmadığından bahseden Turan, bölge tanıtımı dışında yerel girişimcilerle işbirliği imkânlarını artırmanın da önemine değiniyor. Yerel girişimcilerin turizm konusunda tam bir akıl değişimi yaşamadığını kaydeden Turan, “Yereldeki insanların, bu sektöre yatırım yapıldığında, bundan ciddi olarak bir gelir elde edileceğine inanmaya başlamaları daha henüz yeni bir olgu. Bunun için kentlerimizde kadın girişimcilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Buna paralel olarak otel ve nitelikli yeme/içme sayısında da gün geçtikçe artışlar kaydediliyor. Bu bilinç patlamasının önündeki en büyük engellerin başında, altyapı sorunlarının ne kentlerde ne de kırsal alanda giderilmemesi geliyor. Beşeri ve iktisadi sermayenin azlığı da bu temel sorunlara eklenebilir” diyor.
Hüseyin Turan, SERKA olarak bölgedeki doğa ve kültür turizminin örneklerini sergileyen yerel unsurlara teknik destek verdiklerini de belirtiyor. SERKA’nın şu ana kadar, proje hazırlama eğitimi, girişimcilik gibi yardımları dışında en büyük desteğinin mali düzeyde olduğunu kaydeden Turan, “Bir girişimci bir işletme açmak istediği zaman, uygun bir proje hazırladıktan sonra bu projesi eğer onaylanırsa 400.000 TL’ye kadar hibe alabiliyor. Bu da turizm sektörü için önemli bir motivasyon kaynağı” diyor. Turan ayrıca kültür turizminde kaliteli turisti çekmenin bir yolunun da Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesine girmekten geçtiğine dikkat çekerek, ilgili yasa tasarısı Meclis’ten geçtiğinde, önemli bir aşamanın tamamlanmış olacağını söylüyor.
EKOIQ Dergisi Ocak 2013 Sayı: 25
Kültür Rotaları Projesinde yerel unsurlar da olabildiğince gözetilmeye çalışılmış. Ersin Demirel sürdürülebilir bir turizm için bunun önemine değiniyor. Proje boyunca çalışma yürütülen yerlerde yerel rehberler ve turizmle ilgili aktörlerin farkındalığını da oluşturmak istediklerini kaydeden Demirel, bütün arazi çalışmasını, yine bölgeden gönüllü insanlarla birlikte yaptıklarını ve rotaları beraber oluşturduklarını aktarıyor. Projenin gelecek yıl gibi ete kemiğe bürüneceğini belirten Demirel, bölge turizminin geleceği hakkında da umutlu konuşuyor. “Kars’ta var olan bir turizm potansiyeli zaten var ve daha da ileri gidecek. Aynı şey Ağrı için de geçerli. Ardahan örneğin bitki çeşitliliği açsından çok zengin. Bunu insanlara taşımaya çalıştık. Ayrıca Boğatepe gibi bir örnek var. Gerçek bir ekoköy, kırsal kalkınma projesi diyebiliriz. Ama Ardahan’da biraz sıkıntı var. Şimdilik turizme uzaklar. Dışarıdan gelen insanlara define ya da gömü arıyor, diye bakıyorlar. Bu da doğrudan pratikte aşılacak. Bizi bunu Likya ve St. Paul Yolu’nda da yaşadık. Gömüye geldiklerini zannettikleri yabancı turistlere taş atıyorlardı. Ama ne zaman gözleme sattılar, evlerinde turist ağırladılar, gördüler ve değiştiler. İnsanlar turizmi gördükçe aşacaktır bu önyargıları. Iğdır’da ise çok büyük bir alternatif yok. Ama organik tarımla ilgili bir çalışma var. Iğdır’ın bir de Nahçıvan ve Azerbaycan’a sınırı olduğunu unutmayalım. Çok yakında orada bir AVM açılacak”.
Demirel bölgede Ağrı Dağı’nın da özel bir yere sahip olduğunu söylüyor. Avrupa ve Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı’nın çoktan Avrupa’nın tırmanış merkezi haline gelmiş olması gerektiğine inanıyor. Demirel ve arkadaşları bunun için de SERKA’ya yeni bir proje sunmuşlar. Ağrı Dağı’nın 70 yaşındaki bir insanın bile rahatlıkla çıkabileceği bir dağ olduğunu kaydeden Demirel, “Bir parça bölgedeki durum nedeniyle güvenlik sorunu var. Kılavuzlar yetersiz ve tabii ki altyapıda da yetersizlikler mevcut.” Şu anda dağa yılda 6 bin kişinin tırmandığını hatırlatan Demirel, bu sayının da 60 bine çıkmak zorunda olduğunu belirtiyor.
“Projeler Kâğıtta Kalmasın”
Türkiye’de sürdürülebilir turizmin gelişme potansiyeli içinde olduğunu da söyleyen Demirel, birçok projenin hayata geçmeye başladığını ama devlet kurumlarında mülki amirler değiştiğinde sürdürülebilirliğin sekteye uğrayabilme ihtimalinin yükseldiğine değinerek, “Devamlılık gerekiyor. Aynı şeyin buralarda da olmaması için biz devletten çok, projeyi yerel halkla bütünleştirmek ve o farklılığı yaratmak istiyoruz. Bizde raporlar ya kağıtta kalıyor ya da sadece kurumların mülki amirin yıldızını parlatmak için kullanıyor” diyor.
Başta projeyi hayata geçiren Ersin Demirel ve arkadaşları olmak üzere Serhat Kalkınma Ajansı’nın, bölgenin turizmde daha fazla yer alabilmesi için başlattığı doğa ve kültür rotalarını kapsayan bu projeyle, bölgesel kalkınma için ne kadar hayati bir adım attıklarından uzun uzun bahsetmeye gerek bile yok. Genel bir ilgisizlik ve özellikle zorlu kış koşulları nedeniyle kendi kabuğuna kapanmış bölgeye hak ettiği değerin bugüne kadar pek verilmediğini düşünürsek, bu rotaların önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Bölgenin, sadece kış mevsiminde değil, diğer mevsimlerde de, birkaç küçük eksikliğin giderilmesiyle birlikte, turizm konusunda artık ciddi bir seçenek olmaması için hiçbir neden yok. Bu yüzden bizim size tavsiyemiz kış dışında, da nisan mayıs aylarından itibaren çıkacağınız herhangi bir tatilde, bu dört ili seçenekleriniz arasına alarak, farklı alternatifler sunan bölgede keşfedilmeyi bekleyen onlarca rotanın keyfine varmanız.
Yürüyüşten Jip Safarisine…
Proje kapsamında çıkan Kars Turizm Keşif Rehberi, Sarıkamış Yürüyüş Parkurları, Ardahan Yürüyüş Parkurları, Ağrı Turizm Keşif Rehberi isimli yayınlar, bölgenin kültür ve doğa turizmi potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu kanıtlıyor aslında. Kars Turizm Keşif Rehberi ve Sarıkamış Yürüyüş Parkurları adını taşıyan iki rehber kitap, Türkçe, İngilizce ve Rusça dillerinde hazırlanmış. Kars Turizm Keşif Rehberi, Uzun ve Kısa Kent Turları, Tarih, Geçmişe Yolculuk, Doğaya Yolculuk, Kültür Turları, Trekking aktiviteleri, Bisiklet Rotaları, Jip Safari-Manzaralı Araç Turu, Kars-Ağrı Macera Rotası, Kars-Ardahan Kültür ve Doğa Gezisi, Kış Turizmi turlarını içeriyor.
Örneğin Kars kent turunda, Orhan Pamuk’un Kar romanıyla ünlenen, Baltık mimarisinin örnekleriyle dolu Kars sokaklarında, Kar Otel ve Kars Kent Konseyi gibi yapıları ve son dönem Türkiye sinemasının başarılı yönetmenlerinden Reha Erdem’in Kozmos filmine sahne olan sokakları ve yapıları görebilirsiniz. Proje kapsamında hazırlanan kitaplarda, tarih turları başlığı altında ise Ani Antik Kenti, Kiliseler Rotası, yazı ve kaya yerleşimlerini kapsayan Geçmişe Yolculuk Rotası, Şehitlikler ve Tabyalar rotaları ayrıntılı bir biçimde anlatılıyor.
Yine projede Türkiye’nin kar turizminde yükselen değerlerinden biri haline gelmeye başlayan Sarıkamış’a da önemli bir yer ayrılmış. Yaban hayatı, faunası, sarıçam ormanları ve tarihiyle Sarıkamış, önümüzdeki yıllarda, kış ayları dışında da yürüyüş, trekking ve bisiklet turları için Türkiye’nin en önemli turizm bölgelerinden bir haline gelme potansiyeline sahip olacak gibi gözüküyor. Sadece Sarıkamış Yürüyüş Parkurları çalışmasında 18 kısa, iki uzun yürüyüş parkuru, 10 bisiklet, dört jip, üç de kültür rotası belirlenmiş.
“Hedef, Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesi”
Türkiye bölgesel planlama sürecinde henüz yolun çok başında. Bu amaçla kurulan Bölgesel Kalkınma Ajansları da önemli bir rol oynamaya ve somut adımlar atmaya yeni yeni başlıyor. Serhat Kalkınma Ajansı da bunlardan biri.
Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı illerinde faaliyet yürüten SERKA, bölgeyi ekonomik anlamda harekete geçirecek en önemli sektörlerden birinin turizm olduğunun farkında. SERKA Genel Sekreteri Hüseyin Turan da turizm faaliyetlerinde ziyaret edenle turisti ağırlayan arasındaki beklentilerin kesiştiği yerde mutlu bir alışverişten söz edilebileceğini söylüyor. Bölgenin değerlerinin hâlâ yeterince tanınmadığından bahseden Turan, bölge tanıtımı dışında yerel girişimcilerle işbirliği imkânlarını artırmanın da önemine değiniyor. Yerel girişimcilerin turizm konusunda tam bir akıl değişimi yaşamadığını kaydeden Turan, “Yereldeki insanların, bu sektöre yatırım yapıldığında, bundan ciddi olarak bir gelir elde edileceğine inanmaya başlamaları daha henüz yeni bir olgu. Bunun için kentlerimizde kadın girişimcilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Buna paralel olarak otel ve nitelikli yeme/içme sayısında da gün geçtikçe artışlar kaydediliyor. Bu bilinç patlamasının önündeki en büyük engellerin başında, altyapı sorunlarının ne kentlerde ne de kırsal alanda giderilmemesi geliyor. Beşeri ve iktisadi sermayenin azlığı da bu temel sorunlara eklenebilir” diyor.
Hüseyin Turan, SERKA olarak bölgedeki doğa ve kültür turizminin örneklerini sergileyen yerel unsurlara teknik destek verdiklerini de belirtiyor. SERKA’nın şu ana kadar, proje hazırlama eğitimi, girişimcilik gibi yardımları dışında en büyük desteğinin mali düzeyde olduğunu kaydeden Turan, “Bir girişimci bir işletme açmak istediği zaman, uygun bir proje hazırladıktan sonra bu projesi eğer onaylanırsa 400.000 TL’ye kadar hibe alabiliyor. Bu da turizm sektörü için önemli bir motivasyon kaynağı” diyor. Turan ayrıca kültür turizminde kaliteli turisti çekmenin bir yolunun da Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesine girmekten geçtiğine dikkat çekerek, ilgili yasa tasarısı Meclis’ten geçtiğinde, önemli bir aşamanın tamamlanmış olacağını söylüyor.
EKOIQ Dergisi Ocak 2013 Sayı: 25
1 Nisan 2013 Pazartesi
İşaretli Yollar National Geographic Dergisi'nin Traveler Eki'nde
National Geographic dergisi Traveler ekinde Türkiye'deki işaretlenmiş kültür rotalarına yer verdi. Ekte Lykia Yolu, Küre Dağları, Hitit Yolu, İstiklal Yolu, St.Paul Yolu, Gastronomi Yolu, Katır Yolu, Yenice Ormanları, Eskipazar, Kocaeli Parkurları, Gerede Yayla Yolları, İbrahim Yolu, Idyma Yolu, Karia Yolu ve Kaçkar Hevek Yolları gibi pek çok güzergah tanıtıldı.
Ordu Doğa ve Kültür Rotaları Atlas Dergisi Eki Oldu
29 Mart 2013 Cuma
Turizmciler Ordu'da
Oksijen Yurdu Ordu
turizm atağına kalktı
Ordu Valiliği Türkiye’nin önemli turizmcilerini bir araya getirerek Oksijen
Yurdu’nu tanıtacak. 26-28 Mart 2013 tarihleri arasında düzenlenen etkinlikte
turizmciler Ordu’nun doğası ve tarihi ile buluşacak.
Türkiye’nin turizm politikasının yeni mihenk taşı olarak adlandırılan
alternatif turizm sektörünün yeni destinasyonlarının temel parçası olması
hedeflenen Ordu, bu amaçla yeni konuklarına merhaba diyecek. Türkiye’nin en
güzel doğalarından birine sahip olan ve iklim koşullarıyla her türlü outdoor
etkinliğinin yapılabileceği Ordu, 2012 yılında hayata geçirilen “Aklın Yolu
Birdir” projesi çerçevesinde yeni konukları ile buluşuyor. Doğa koruma ve çevre
bilincini geliştirmek, turizm alanında farkındalık yaratmak, bakir
bölgeleri doğaseverlerle buluşturmak ve Ordu’nun turizm değerlerini ortaya
koymak amacıyla Ordu Valiliği etkinliklerini arttırdı.
26 Mart Salı günü başlayacak etkinliğe, turizm acentaları ile ulusal basın
temsilcileri davet edildi. Ünye’den başlayıp, Ordu’nun değişik yörelerinde
sürecek etkinlikte: Ordu ve Ünye kent turu, tarih turları (kaya mezarları,
kaleler, kiliseler), doğa turları (şelaleler rotası, botanik turları, kuş
gözlemi), kültür turları (Yeşilce, Kabakdağı, fındık temalı), outdoor
etkinlikleri (336 kilometrelik yürüyüş, 1025 kilometrelik bisiklet ve 370
kilometrelik manzaralı araç parkurları), kış turizmi ve yamaç paraşütü
faaliyetleri konuklara tanıtılacak.
Tanıtım öncesi verilecek 'Hoşgeldin' kokteylinde de Ordu’nun doğa ve tarih
zenginliklerini tanıtan 'Ordu Yürüyüş Rotaları ve Turizm Keşif Rehberi' kitabının
da tanıtımı yapılacak.
ORDU TURİZM TANITIM
PROGRAMI ETKİNLİKLERİ
26 Mart (Salı)
Samsun Havaalanı’na varış
Fatsa’da öğle yemeği
Bolaman Haznedaroğlu Konağı ve Yason Burnu Kilisesi gezisi
Boztepe’de çay molası ve yamaç paraşütü gösterisi
Otele yerleşme
Akşam kokteyl
Bölge tanıtımı (Powerpoint sunumu)
27 Mart (Çarşamba)
Otelde kahvaltı
Fatsa’da öğle yemeği
Bolaman Haznedaroğlu Konağı ve Yason Burnu Kilisesi gezisi
Boztepe’de çay molası ve yamaç paraşütü gösterisi
Otele yerleşme
Akşam kokteyl
Bölge tanıtımı (Powerpoint sunumu)
27 Mart (Çarşamba)
Otelde kahvaltı
Çambaşı’na hareket
Gerce Obası-Kaleboynu Yaylası yürüyüşü
Çambaşı’nda yöresel yemek
Yeşilce’ye hareket
Zile Obası ve Kızılağaç Yaylası gezisi
Yeşilce’de akşam yemeği ve konaklama
Gerce Obası-Kaleboynu Yaylası yürüyüşü
Çambaşı’nda yöresel yemek
Yeşilce’ye hareket
Zile Obası ve Kızılağaç Yaylası gezisi
Yeşilce’de akşam yemeği ve konaklama
28 Mart (Perşembe)
Yöresel kahvaltı
Ulugöl’e hareket
Ulugöl’de çay ve kumanya ikramı
Ünye’ye hareket
Ünye kent gezisi ve akşam yemeği
Havaalanı’na transfer ve dönüş
Yöresel kahvaltı
Ulugöl’e hareket
Ulugöl’de çay ve kumanya ikramı
Ünye’ye hareket
Ünye kent gezisi ve akşam yemeği
Havaalanı’na transfer ve dönüş
Kaynak : Ordu Olay Gazetesi
27 Mart 2013 Çarşamba
Kardan Kent : Kars
Görkemli Baltık mimarisine, karlar
altındaki Sarıkamış'a, Ani Harabeleri'nin sonsuzluğuna ya da kaz eti ve peynirin
en lezzetlisine yapabileceğiniz bir yolculuk… Karın hep usulca yağdığı, keskin
soğuğun size sıcak hayaller kurdurttuğu Kars'ı hala görmediyseniz, bu yıl yola
çıkmanın tam vakti...
Yazı: Türkan Doğan
Fotoğraf: Mukadder Yardımcıel
Fotoğraf: Mukadder Yardımcıel
"Eğer Bakû'yü göremedinizse üzülmeyin, Kars
size gösterir... Eğer Tiflis'i de göremedinizse üzülmeyin Kars'ta
görebilirsiniz... Eğer Erivan'ı merak ediyorsanız, yine size Kars yardımcı
olacaktır. Hatta St. Petersburg'u tanımak için bile Kars'tan çok şey
öğrenebilirsiniz!" der yazar Oktay Ekinci doğup büyüdüğü kenti anlattığı "Kars
Kitabı"nda. Sizin de Kars'ta olmak için pek çok nedeniniz olabilir.
Rus
işgali yıllarında Baltık mimari tarzında inşa edilen yapılarıyla bambaşka bir
doğu kenti görmek için Kars'ta bulabilirsiniz kendinizi. Ani Harabeleri'nin
heybeti ve sonsuzluğunda kaybolmak için de Kars'a gidebilirsiniz. Ya da beyaz
örtünün çok yakıştığı Sarıkamış'ta kayak yapma isteğiyle dolabilir; oradan da
buzlar içindeki Çıldır Gölü'ne uzanıp soğuğu içinize
çekebilirsiniz.
Kars'ı bir lezzet durağına dönüştüren kaz eti ya da
gravyer peynirinin peşi sıra da bir gurme turuna çıkabilirsiniz. Terekeme,
Malakan, Yerli, Kürt, Türk, Ermeni, Çerkeş, Gürcü, Azeri ve Rus kültürlerinin
birbirine nasıl karıştığını görme isteği de sizi Kars'a sürükleyebilir. Hepsi
bir yana, belki de Orhan Pamuk'un Şair Ka'sının kentteki adımlarının izini
sürmek için Kars sokaklarını arşınlamak istiyorsunuzdur. Nedeniniz ne olursa
olsun doğunun bu serhat şehrindeyseniz eğer, bambaşka bir yolculuğa çıktığınız
kesin.
Doğunun mimari başkenti
Çevrenizdekilerin "Bu kış
gününde Kars'ta ne işiniz var" sözlerine kulak asmayıp Kars'a
gelmişseniz doğunun bu uzak köşesindeki yalnız kentin hüznünü
dilediğinizce yaşayabilirsiniz. Usulca yağan kar ve keskin soğuk, size Kars'ta
olduğunuzu her daim hatırlatır. Kars'ı gittiğiniz diğer doğu kentlerinden ayıran
en önemli faktör ise kente bambaşka bir çehre kazandıran Baltık mimarisinin
örnekleri. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda 40 yıl Rus işgali altında kalan
kent, Ruslar tarafından Kars'ta başlatılan yeni imar çalışmasıyla bambaşka bir
yapıya bürünmüş.
Özellikle 1706 yılında Rusya'nın kuzeyinde Baltık Denizi bölgesinde uygulanan mimari anlayışın Kars'ta uygulanmasıyla bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet Mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni şehir planı kurulmuş. Birbirini dik kesen ızgara planlı caddelerin oluşturduğu bu yeni şehir planında, Baltık mimari tarzının düzgün kesme bazalt taşlarıyla birbirinden görkemli binalar inşa edilmiş.
Rus mimarisinin Kars'taki en önemli örnekleri ise Hekim Evi, Defterdarlık Binası, Sağlık Müdürlüğü Binası, Eski Vali Konağı Binası, Tuncer Güvensoy Evi gibi yapılar. Bugün pek çok kamu kuruluşunun ikametkağı haline getirilen bu yapıların bazılarının aslına uygun olmadan boyanarak kullanılması ise yüreğinizi sızlatabilir.
Özellikle 1706 yılında Rusya'nın kuzeyinde Baltık Denizi bölgesinde uygulanan mimari anlayışın Kars'ta uygulanmasıyla bugünkü Yusufpaşa, Ortakapı ve Cumhuriyet Mahallelerinin merkezini oluşturduğu yeni şehir planı kurulmuş. Birbirini dik kesen ızgara planlı caddelerin oluşturduğu bu yeni şehir planında, Baltık mimari tarzının düzgün kesme bazalt taşlarıyla birbirinden görkemli binalar inşa edilmiş.
Rus mimarisinin Kars'taki en önemli örnekleri ise Hekim Evi, Defterdarlık Binası, Sağlık Müdürlüğü Binası, Eski Vali Konağı Binası, Tuncer Güvensoy Evi gibi yapılar. Bugün pek çok kamu kuruluşunun ikametkağı haline getirilen bu yapıların bazılarının aslına uygun olmadan boyanarak kullanılması ise yüreğinizi sızlatabilir.
Kars'ın
Ayasofya'sı: Fethiye Camii
Kars'taki en önemli duraklardan biri de
elbette ki pek çok döneme ait eserin sergilendiği Arkeoloji Müzesi. Bir
etnografya salonunu da barından müze, Kars'ta yaşamış köklü uygarlıkların miras
bıraktığı tarihin izini sürmek için biçilmiş kaftan.
Kars Kent Konseyi Binası ve Aynalı Köşk binaları da yine Kars'ta ziyaret etmeniz gereken yapılardan. Kars'ın en görkemli yapısı ise hiç kuşkusuz ki Ordu Caddesi'nin köşesindeki, 19. yüzyıl sonlarına doğru Ruslar tarafından kilise olarak inşa edilen Fethiye Camii. Bir dönemin Nevski-Rus Askeri Kilisesi olarak inşa edilen yapı, 1985 yılında iki minarenin eklenmesiyle günümüzde cami olarak hizmet veriyor.
Kars kent turunun bir diğer önemli rotası ise Kars Çayı'nın etrafındaki yapılar. Kars Kalesi ve tabyalar, İkinci Taşköprü gibi mekanlar, Kars'ın seyir terası konumunda. Çeşitli dönemlerdeki saldırılarda yıkılan ve tekrar yenilenen Kars Kalesi, bugün orijinalliğinden çok şey kaybetmiş durumda. Kesme bazalt taştan yapılan 3,5 kilometrelik sur duvarlarında önceden 220 burç varken, sadece yedi burç günümüze kadar gelebilmiş.
Kars Çayı çevresinde görülmesi gerekilen bir diğer yapı ise sivri külah şeklindeki kilise çatısıyla dikkat çeken Oniki Havariler Kilisesi (Kümbet Camii). Ermeni Bagratlı Kralı Abas tarafından 937 yılında yaptırılan ve Kars'ın özel mimari eserlerinden biri olan Kümbet Kilisesi (Camii), görmeden dönmemeniz gereken bir yapı.
Kars Kent Konseyi Binası ve Aynalı Köşk binaları da yine Kars'ta ziyaret etmeniz gereken yapılardan. Kars'ın en görkemli yapısı ise hiç kuşkusuz ki Ordu Caddesi'nin köşesindeki, 19. yüzyıl sonlarına doğru Ruslar tarafından kilise olarak inşa edilen Fethiye Camii. Bir dönemin Nevski-Rus Askeri Kilisesi olarak inşa edilen yapı, 1985 yılında iki minarenin eklenmesiyle günümüzde cami olarak hizmet veriyor.
Kars kent turunun bir diğer önemli rotası ise Kars Çayı'nın etrafındaki yapılar. Kars Kalesi ve tabyalar, İkinci Taşköprü gibi mekanlar, Kars'ın seyir terası konumunda. Çeşitli dönemlerdeki saldırılarda yıkılan ve tekrar yenilenen Kars Kalesi, bugün orijinalliğinden çok şey kaybetmiş durumda. Kesme bazalt taştan yapılan 3,5 kilometrelik sur duvarlarında önceden 220 burç varken, sadece yedi burç günümüze kadar gelebilmiş.
Kars Çayı çevresinde görülmesi gerekilen bir diğer yapı ise sivri külah şeklindeki kilise çatısıyla dikkat çeken Oniki Havariler Kilisesi (Kümbet Camii). Ermeni Bagratlı Kralı Abas tarafından 937 yılında yaptırılan ve Kars'ın özel mimari eserlerinden biri olan Kümbet Kilisesi (Camii), görmeden dönmemeniz gereken bir yapı.
"Sonsuzluk ve Bir Gün": Ani
"Ani bir dünya ama
dünya bir Ani değil" denilmiş vakti zamanında, Türkiye'nin en büyük ve önemli
antik kentlerinden biri olan Ani için. Bu nedenle Kars kent merkezini
dilediğinizce gezdikten sonra istikametiniz Ani olmalı. Türkiye ile Ermenistan
arasındaki sınırı belirleyen Arpaçay Vadisi'nin batı kıyısında yer alan
arkeolojik alan, tarihi İpek Yolu üzerinde bulunuyor.
5 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bu görkemli kentin pek çok kavime ev sahipliği yaptığı biliniyor. Etrafı yaklaşık 4,5 kilometrelik sur duvarlarıyla çevrili alan, başka hiçbir yerde yaşayamayacağınız bir sonsuzluk hissini yaşatıyor. Ani sit alanı içerisinde Kars Kapısı, Aslanlı Kapı, Hıdırellez Kapısı, Ateşgede, Selçuklu Sarayı, Kral Gagik Kilisesi, Ani Katedrali, Abukhamrents Kilisesi, Ebu Muneçehr Camii, Tigran Honents Kilisesi, Keçel Kilisesi, Genç Kızlar Kilisesi, İpek Yolu Köprüsü, İç Kale, Kız Kalesi, Bakireler Manastırı gibi çok sayıda önemli yapı bulunuyor. Ancak bu yapıların onarılmasının ve turizme yeniden kazandırılmasının çok ciddi bir süreç gerektirdiğini söylemek gerek.
5 bin yıllık bir geçmişe sahip olan bu görkemli kentin pek çok kavime ev sahipliği yaptığı biliniyor. Etrafı yaklaşık 4,5 kilometrelik sur duvarlarıyla çevrili alan, başka hiçbir yerde yaşayamayacağınız bir sonsuzluk hissini yaşatıyor. Ani sit alanı içerisinde Kars Kapısı, Aslanlı Kapı, Hıdırellez Kapısı, Ateşgede, Selçuklu Sarayı, Kral Gagik Kilisesi, Ani Katedrali, Abukhamrents Kilisesi, Ebu Muneçehr Camii, Tigran Honents Kilisesi, Keçel Kilisesi, Genç Kızlar Kilisesi, İpek Yolu Köprüsü, İç Kale, Kız Kalesi, Bakireler Manastırı gibi çok sayıda önemli yapı bulunuyor. Ancak bu yapıların onarılmasının ve turizme yeniden kazandırılmasının çok ciddi bir süreç gerektirdiğini söylemek gerek.
"Kayağın
yükselen değeri: Sarıkamış"
Mevsimlerden kışsa Kars'a gelip
Türkiye'nin önemli kayak merkezlerinden biri haline gelen Sarıkamış'a gitmemek
olmaz. Yılın büyük bölümünü karlar altında geçiren Kars'ın harikalar diyarı
Sarıkamış, doğası, tarihi mekânları ve yöresel kültürüyle benzersiz bir kış
deneyimi vaat ediyor.
Şu anda bakımsızlığa terk edilse de Sarıkamış'ın en önemli değerlerinden biri Katarina Av Köşkü olarak bilinen tarihi mekân. Çar 2. Nikola tarafından 1890-1914 yılları arasında yaptırıldığı tahmin edilen köşk, dikdörtgen planıyla tamamı ahşap olarak tasarlanan ve hiç çivi kullanılmadan tahtaları birbirine geçirme tekniğiyle yapılan bir yapı. Köşkün hemen karşısında ise bir zamanlar trenleri ve rayları onarmak için kullanılan Cer Atölyeleri yer alıyor.
Sarıkamış'ın merkezinde bulunan Yanık Kilise de, Baltık mimari tarzından inşa edilen bir diğer önemli yapı konumunda. Sarıkamış'taysanız eğer, Sarıkamış Kültür Evi'ne gidip çaya doymak, Bayraktepe'ye çıkıp şehitliği ziyaret etmek, oradan da Allahuekber Dağları'na bakmadan dönmemelisiniz. Tarihi önemi ve kayağın yükselen değerlerinden biri olması dışında Sarıkamış, yürüyüş, bisiklet ve manzaralı araç yolu parkurlarıyla da "outdoor" severler için önemli bir durak. Keklikdere, Komdere ve İnkaya vadilerinin kullanıldığı parkurlarda, sarıçam ormanının eşliğinde 256 kilometrede 21 değişik güzergâh üzerinden trekking yapılıyor.
Şu anda bakımsızlığa terk edilse de Sarıkamış'ın en önemli değerlerinden biri Katarina Av Köşkü olarak bilinen tarihi mekân. Çar 2. Nikola tarafından 1890-1914 yılları arasında yaptırıldığı tahmin edilen köşk, dikdörtgen planıyla tamamı ahşap olarak tasarlanan ve hiç çivi kullanılmadan tahtaları birbirine geçirme tekniğiyle yapılan bir yapı. Köşkün hemen karşısında ise bir zamanlar trenleri ve rayları onarmak için kullanılan Cer Atölyeleri yer alıyor.
Sarıkamış'ın merkezinde bulunan Yanık Kilise de, Baltık mimari tarzından inşa edilen bir diğer önemli yapı konumunda. Sarıkamış'taysanız eğer, Sarıkamış Kültür Evi'ne gidip çaya doymak, Bayraktepe'ye çıkıp şehitliği ziyaret etmek, oradan da Allahuekber Dağları'na bakmadan dönmemelisiniz. Tarihi önemi ve kayağın yükselen değerlerinden biri olması dışında Sarıkamış, yürüyüş, bisiklet ve manzaralı araç yolu parkurlarıyla da "outdoor" severler için önemli bir durak. Keklikdere, Komdere ve İnkaya vadilerinin kullanıldığı parkurlarda, sarıçam ormanının eşliğinde 256 kilometrede 21 değişik güzergâh üzerinden trekking yapılıyor.
Aşıklar diyarı
Her doğu kenti
gibi Kars'ta da kahvehane kültürü oldukça önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle
Kars insanının soluduğu soğuk havada içinizi ısıtmak isterseniz bir kahvehaneye
uğrayıp yöre insanıyla tanışmanızı öneririz. Öte yandan Orhan Pamuk'un "Kar"
isimli romanını okuyup "Şair Ka"nın kentteki izini sürmek isterseniz de
kahvehaneler sizin yol üstü duraklarınız olabilir. Kars'ta Kar romanına özel
turların yapıldığını da sırası gelmişken söyleyelim.
Kars'ı özel kılan bir diğer yöresel doku ise kentin bir aşıklar diyarı olması. Kars'ta âşıklar için oluşturulan "Aşıklar Otağı" ile yüz yıllardır süren aşıklık geleneğinin korunması sağlanıyor. Otağı ziyaret ederek, âşıkların tatlı tatlı atışmasını izlemek belki de Kars gezinizin en unutulmaz anısı olacaktır. Kars'taysanız eğer gezilecek ve görülecekler kadar yenilecekler de önemli. Örneğin Kars'ın önemli kadın girişimcilerinden biri olan Nuran Özyılmaz'ın sahibi olduğu Kars Kaz Evi'nde kaz eti yemeden dönmemelisiniz. Zira kaz eti Kars sofralarının en makbul yiyeceği ve Kars köylüsünün de en önemli geçim kaynaklarından biri. İnanış o ya, Kars köylüsü kazlarını kesmek için mutlaka ilk karın düşmesini bekliyor, çünkü kaz etinin ancak karla birlikte lezzetlendiğini düşünüyor.
Kars'ta kaz eti yemek dışında kentin hemen her noktasındaki peynir dükkânlarından gravyer, kaşar ve çeçil peyniri satın almak da yapılmadan dönülmemesi gerekenler listemizde.
Kars'ı özel kılan bir diğer yöresel doku ise kentin bir aşıklar diyarı olması. Kars'ta âşıklar için oluşturulan "Aşıklar Otağı" ile yüz yıllardır süren aşıklık geleneğinin korunması sağlanıyor. Otağı ziyaret ederek, âşıkların tatlı tatlı atışmasını izlemek belki de Kars gezinizin en unutulmaz anısı olacaktır. Kars'taysanız eğer gezilecek ve görülecekler kadar yenilecekler de önemli. Örneğin Kars'ın önemli kadın girişimcilerinden biri olan Nuran Özyılmaz'ın sahibi olduğu Kars Kaz Evi'nde kaz eti yemeden dönmemelisiniz. Zira kaz eti Kars sofralarının en makbul yiyeceği ve Kars köylüsünün de en önemli geçim kaynaklarından biri. İnanış o ya, Kars köylüsü kazlarını kesmek için mutlaka ilk karın düşmesini bekliyor, çünkü kaz etinin ancak karla birlikte lezzetlendiğini düşünüyor.
Kars'ta kaz eti yemek dışında kentin hemen her noktasındaki peynir dükkânlarından gravyer, kaşar ve çeçil peyniri satın almak da yapılmadan dönülmemesi gerekenler listemizde.
Malakanlar ve peynir
Rus işgali
yıllarında Ruslar tarafından Kars'a yerleştirilen etnik gruplardan biri olan
Malakanlar, kentte bulundukları dönemde yöre halkına değirmencilik, peynircilik
ve tarımsal alanda önemli yenilikler getirerek Kars'ın bugün bir peynir cenneti
olmasına ön ayak olmuşlar.
Malakanlar'ın kentte yaşadıkları süre boyunca köylerinin yaylası olarak kullandıkları Boğatepe Köyü ise bugün peynir denildiğinde Kars'ta ilk akla gelen bölge. Köyde İsviçreli bir iş adamının peynir imalathanesi olarak yaptırdığı bir bina bugün Zavot Eko Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzede, köyün peynircilik geçmişi ve geleneksel üretim süreçleri, görsel malzeme ve objelerle anlatılıyor. Boğatepe Köyü, yöreyi kalkındırması için oluşturulan ve pek çok ilke imza atan bir derneğe de sahip.
Bölge kadınlarının da etkin olduğu Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği, peynir ve ekmek yapım atölyeleri, yerel ürünlerle beslenme, bu yıl 20-28 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan yoga ve doğa yürüyüşlerinin yer aldığı detoks kampı, bölgedeki bitkilerin sofraya taşınması için bitkilerin sınıflandırılması gibi yöreyi kalkındıracak çalışmalar yapıyor.
Malakanlar'ın kentte yaşadıkları süre boyunca köylerinin yaylası olarak kullandıkları Boğatepe Köyü ise bugün peynir denildiğinde Kars'ta ilk akla gelen bölge. Köyde İsviçreli bir iş adamının peynir imalathanesi olarak yaptırdığı bir bina bugün Zavot Eko Müzesi olarak hizmet veriyor. Müzede, köyün peynircilik geçmişi ve geleneksel üretim süreçleri, görsel malzeme ve objelerle anlatılıyor. Boğatepe Köyü, yöreyi kalkındırması için oluşturulan ve pek çok ilke imza atan bir derneğe de sahip.
Bölge kadınlarının da etkin olduğu Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği, peynir ve ekmek yapım atölyeleri, yerel ürünlerle beslenme, bu yıl 20-28 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan yoga ve doğa yürüyüşlerinin yer aldığı detoks kampı, bölgedeki bitkilerin sofraya taşınması için bitkilerin sınıflandırılması gibi yöreyi kalkındıracak çalışmalar yapıyor.
Kars'a gitmişken mutlaka…
Kars'a gidip
Çıldır Gölü'nün soğuğunu içinize çekmemek, Ağrı Dağı'nın eteğinde soluklanmamak,
Doğu Beyazıt'a gidip İshakpaşa Sarayı'nın görkemine kapılmamak olmaz. Bu nedenle
Kars'taysanız, yolunuzu Ardahan, Iğdır ve Ağrı'ya da mutlaka
düşürmelisiniz.
Alternatif rotalar
Derin vadileri ve
sarıçam ormanlarıyla yürüyüş rotaları alanında da zengin bir seçenek sunan Kars,
doğa tutkunlarını mutlu edecek parkurlara sahip. Kentte Susuz Vadisi ve
Sarıkamış olmak üzere iki ayrı yürüyüş rotasını izleyerek klasik bir turist
olmanın dışına çıkmak mümkün. Ayrıca bisiklet rotaları, tematik tarih turları
(Ani, Kar, Kaleler, Kiliseler, Tabyalar ve Şehitlikler rotaları), geçmişe
yolculuk, doğaya yolculuk, kuş ve botanik gözlem turları, Boğatepe Ekoturizm
Köyü ve Malakan rotası da Kars deneyiminizi zenginleştirecek alternatifler
arasında.
Kars Yürüyüş Rotaları'nın en güzel parkurları ise Komdere-Karakurt, Keklik Vadisi, Hamamlı-Şehitemin Yaylası, Sarıkamış-Katerina'nın Av Köşkü, Doyumlu-Susuz Vadisi, Keçili-Susuz Şelalesi, Çamkaya-İnkaya ve Bayraktepe-Oteller.
Kars Yürüyüş Rotaları'nın en güzel parkurları ise Komdere-Karakurt, Keklik Vadisi, Hamamlı-Şehitemin Yaylası, Sarıkamış-Katerina'nın Av Köşkü, Doyumlu-Susuz Vadisi, Keçili-Susuz Şelalesi, Çamkaya-İnkaya ve Bayraktepe-Oteller.
Kaynak : 22.01.2013
19 Mart 2013 Salı
Kültür Rotaları Atlas Dergisi'nin Mart Ekinde
Atlas Dergisi Mart ayında 'Kültür Rotaları Atlası'nı ek olarak verdi. Ekte Türkiye'nin dört bir yanındaki 22 yürüyüş ve bisiklet rotası hakkında ayrıntılı bilgiler yer alıyor.
7 Şubat 2013 Perşembe
Ordu ve Fethiye Rehber Kitapları Yayımlandı
Ordu ve Fethiye Yürüyüş Parkurları projelerinin rehber kitapları yayımlandı.
Ordu Turizm Keşif Rehberi'ni temin etmek için;
info@ordutrekking.com
Fethiye Yürüyüş Parkurları ve Alternatif Turizm Etkinlikleri kitabını temin etmek için;
info@fethiyetrekking.com
adreslerine e-posta gönderebilirsiniz.
Ordu Turizm Keşif Rehberi'ni temin etmek için;
info@ordutrekking.com
Fethiye Yürüyüş Parkurları ve Alternatif Turizm Etkinlikleri kitabını temin etmek için;
info@fethiyetrekking.com
adreslerine e-posta gönderebilirsiniz.
4 Şubat 2013 Pazartesi
Kültür Rotalarının İzinde
Aralarında Likya Yolu, St. Paul Yolu, Kaçkarlar, Küre Dağları, Karya, Sarıkamış gibi 17 alternatif rotanın bulunduğu güzergahı işaretleyip, "kültür rotaları" adında bir çalışmaya imza atan ekip, bir dernek kurarak bu çalışmalarını paylaşmayı hedefliyor. Dernekten Hüseyin Eryurt, dernekle ilgili merak ettiklerimizi yanıtladı.
Kültür Rotaları Derneği nasıl oluştu?
Kültür Rotaları Derneği, Nisan 2012'de kurulan kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. Derneğimizin amacı, temsil ettiğimiz Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde yer alan kültür rotalarının korunması, rotaların geçtiği yerleşim yerlerindeki yerel halkın katılımı ile geliştirilmesi ve tanıtılmasıdır. Dernek, aralarında yönetim kurulu üyelerinin de yer aldığı rota oluşturanların çıkarlarını temsil etmek üzere ve mevcut rotaların devam etmesi ile yeni rotaların oluşturulmasını teşvik etmeyi de amaçlıyor.
Türkiye'de kültür rotası olarak nereleri işaretlediniz?
Şu anda temsil ettiğimiz 17 mevcut rota bulunuyor. Bunlardan bazıları işaretli olup, bazıları ise GPS noktaları ya da yollar üzerinde yapılan levhalandırmalar sayesinde takip edilerek kullanılıyor. 2013 yılı sonunda rotaların büyük çoğunluğu işaretlenmiş olacaktır. Daha detaylı bilgi için internet sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Yaptığınız çalışmalar kapsamında ön plana çıkan rotalar hangileri?
Her bir rotanın yaratıcısı ve temsilcisi, rota dinamiğinin ivme kazanması için son derece aktif çalışıyor. Bu anlamda yakın zaman faaliyetler kapsamında Evliya Çelebi Yolu'nda, Bursa yerel yetkililerin de desteğiyle devam eden tabelalandırma ve konaklamayı geliştirme çalışmaları; Karya Yolu'nun kullanıma açılması için yol üzerinde yapılan son düzenlemeler; Frig Yolu işaretlendirme çalışmalarının tamamlanması; Serhat Kalkınma Ajansı (SERKA) desteğiyle gerçekleşen Kars-Sarıkamış yollarının tanıtım turu; Hz İbrahim Yolu için Urfa'da birçok akademisyenin katılımıyla yapılması planlanan tanıtım atölyesi çalışmaları sayılabilir.
Çalışmalarınızı nasıl yürütüyorsunuz? Neler var çalışmalarınızın kapsamında?
Kültür Rotaları Derneği, Türkiye'yi uluslararası ortamlarda da temsil etmeyi düşünüyor. Bu konuda yakın zamandaki girişimlerimizden ilki, 25 Ekim 2012 tarihinde Kore'de gerçekleştirilen Dünya Yürüyüş Rotası Konferansı'na konuşmacı katılımcı olarak davet edilmiş olmamız.
İkincisi ise, Avrupa Konseyi, Avrupa Kültür Rotaları Enstitüsü'nün 21 Kasım 2012'de Fransa'da birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesinin katılımıyla gerçekleştirdiği Kültür Rotaları Yıllık Tören ve Oturumu'nda Türkiye rotalarını temsil etmesi için davet edilmiş olmasıdır.
Derneğinize dışarıdan üye kabule diyor musunuz?
Derneğimiz üyeleri arasında sürdürülebilir turizm, doğa turizmi, kültür turizmi ve alternatif turizmle ilgilenen bireyler, seyahat acenteleri ve benzeri kurumlar yer alıyor. Üye olmak isteyen herkes bizimle irtibata geçebilir.
Dernek olarak size nasıl ulaşılabilir?
Dernek ofisimiz Haşim İşçan Mahallesi 1296 Sokak No:21 Antalya adresindedir. Ofisimizi, yerli ve yabancı yürüyüşçüler, pansiyon ve ev konaklaması yapan dostlarımız ve tur acentelerinin bir buluşma merkezi olarak kullanmak istiyoruz.
Tabi bunlar dışında ilgisi olan herkesi de ziyarete bekleriz. Antalya dışından bizlerle irtibata geçmek isteyenler ise Türkiye'nin Kültür Rotaları'nın internet sayfasını ziyaret edebilir, görüş ve sorular için de huseyineryurt@kulturrotalaridernegi.org adresinden bize ulaşabilirler.
Bundan sonraki hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Genel hedeflerimiz arasında temsil ettiğimiz rotaları yasal koruma altına (sit alanı gibi) almak, rotaların geçtiği bazı dağ köylerindeki terk edilmiş okulların gönüllü grupların da desteğiyle konaklama yerine dönüştürülmesi çalışmaları, başta Kore olmak üzere birçok yeni pazarda rotalarımızı tanıtma girişimleri, rota temsilcileri ve bölgesel kalkınma ajanslar ile yerel yetkililer sayesinde tanıtım organizasyonları, yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılım gibi faaliyetler bulunuyor.
Ayrıca, Kültür Turizm Bakanlığı, "Enlarged Partial Agreement" (EPA) olarak bilinen ve Avrupa Kültür Rotaları Enstitüsü tarafından, rotalara belli standartlar getirmek adına oluşturulan sözleşmede Türkiye'nin taraf ülke olması için yapılan çalışmalarını aktif şekilde sürdürüyor.
Sözleşme imzalandığı takdirde mevcut rotalarımızın geliştirilmesi, tanıtılması ve özellikle sınır ötesi iş birliklere gidilip yurt dışındaki rotalarla birleştirilmesi mümkün. Dernek olarak bizler Fransa'da yapılan oturumda bu çalışmalar için gereken ilişkilerin temellerini atmış bulunmaktayız.
16 Ocak 2013 Çarşamba
Rize'nin Turizmdeki Marka Değeri
Rize’nin turizmdeki marka değerini yükseltmek ve kayak, dağcılık, kaya tırmanışı, dağ bisikleti, rafting, yamaç paraşütü, trekking gibi ‘Outdoor Sporları’ açısından uygun olan parkurlarını Dünya’ya tanıtımının sağlanması ve turizme kazandırılması amacıyla Rize Valisi Nurullah Çakır Başkanlığında geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirildi.
Vali Çakır’ın Başkanlık yaptığı toplantıya; Vali Yardımcısı ve İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ümit Hüseyin Güney, Vali Yardımcısı Şefik Aygöl, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 12. Bölge Müdürü Mustafa Bulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu ile Rize’de ki turizm acenteleri, outdoor spor kulüplerinin temsilcileri, Rize'de ki fotoğraf külüplerinin temsilcileri, Green Life Dergisinin ve Haber53'ün genel yayın yönetmeni Ali Kemal Atik katıldı.
Yaşamakta olduğumuz iletişim çağında, reklam ve tanıtımın çok önemli olduğunu, bu faaliyeti gerçekleştirirken de neyi tanıtacağımızın ve tanıtacağımız değe ilişkin gerekli altyapının mevcudiyetinin önemine değinen Vali Çakır; “Bu toplantı ile Doğu Karadeniz Bölgesinin en önemli coğrafyasındaki, var olan değerlerimizin gerek sizlerin aracılığı ile gerekse ilgili kurum ve kuruluşlarımızın aracılığı ile hem dünyaya tanıtımını sağlamak, hem de gelecek nesillere taşıma konsepti içinde bir beyin fırtınası yapmayı amaçladık. Her geçen gün, bu değerlere sahip topluluklar bu değerlerden elde ettiği gelir miktarı, türü ve şekli değişmekte ve gün geçtikçe de bu konudaki çeşitliliği arttırmaktadırlar. Bu alanda gerek turizmciler olarak, gerekse outdoor spor kulüpleri olarak sizlerin yapacağınız faaliyetleri ilgili kurum ve kuruluşlar olarak desteklemeye devam edeceğiz. Sizlerin buradaki öngörüleriniz; bizler için bundan sonraki süreçte yapmayı planladığımız aktiviteler ve yapılacak olan bilimsel projeler açısından birer yol haritası niteliği taşıyacaktır” şeklinde konuştu.
Kaynak : http://www.haber53.com/70536_Rize-nin-turizmdeki-marka-degeri.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)