10 Aralık 2012 Pazartesi

"Kültür Yolları" projeleri yasa tasarısını bekliyor

Kültür turizminde kaliteli turisti çekmenin bir yolu da Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesine girmekten geçiyor. İlgili yasa tasarısı Meclis’ten geçtiğinde, önemli bir aşama tamamlanmış olacak.

Kültür ve yürüyüş yolları projeleri, Türkiye’nin dünya genelinde yükselen kültür-doğa ve kırsal turizm trendinde sağlam bir yer edinmesinde önemli rol oynuyor. Bu projelerle kültür ve doğa turizmine altyapı sağlanıyor. Bakanlık ve kalkınma ajansları, belediyelerin desteklediği projelerin önlerindeki hedef, Avrupa Konseyi’nin Kültür Yolları Listesi’ne girmek. Listeye giren proje dünyaca tanınıyor. Eğitimli, paralı, azımsanmayacak sayıdaki kültür turistleri ellerindeki listeyi takip ederek bu yolları geziyor.

Bizim kültür ve yürüyüş yollarını bir turizm öğesi olarak keşfetmemiz ise daha pek yeni. Türkiye’de İngiliz yürüyüşçü ve araştırmacı Kate Clow’un 10 yıl önce oluşturduğu Likya Yolu’yla profesyonel tarzda hayatımıza giren kültür ve yürüyüş yolları, Saint Paul, Abraham, Hitit, Frig, Gastronomi, Karya, Evliya Çelebi, Kaçkarlar, Via Egnetia, Yenice Ormanları, Kars, Sarıkamış Yolu projeleriyle çeşitlendi. Kate Clow ve Türkiye’nin pek çok yerinde yaptığı rota belirleme çalışmalarının ardından son olarak Kars-Sarıkamış-Ağrı-Ardahan rotaları çalışmasıyla dikkat çeken Ersin Demirel’in girişimiyle 6 ay önce Türkiye Kültür Rotaları Derneği de kuruldu. Derneğin amacı, Türkiye Kültür Yollarını uluslararası planda da duyurmak.

Avrupa Konseyi  Kültür Yolları Programı  1987’de oluşturulmuş. Bu programda 29 kültür yolu listeye alınmış. 29  yolun üçü “Fenikeliler Yolu”,  “Avrupa Yahudi Mirası Yolu” ve “Zeytin Ağacı Yolu” Türkiye’de.

Konu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Koordinasyon Daire Başkanlığı Kültür Yolları Sorumlusu Ece Yiğit tarafından takip ediliyor. SERKA’nın düzenlediği Kars-Ardahan-Iğdır-Ağrı Kültür ve Yürüyüş Yolları infosuna Bakanlığı temsilen katılan Ece Yiğit, kültür yolları programındaki yerimizi TUYED’e (Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği) değerlendirdi.

Ece Yiğit’in konuyla ilgili verdiği bilgiler şöyle:  “UNESCO ve Avrupa Konseyi tarafından oluşturulan kültür yolları programına katılan ülkelerin kaliteli turist sayısında artış yaşanıyor. İspanya’da oluşturulan inanç yolunu yılda 8 milyon kişi yürüyor. Bu rakam Türkiye’ye gelen turist sayısının neredeyse üçte biri. Türkiye kültür ve yürüyüş yolları açısından bu programda öne çıkan İtalya, Fransa ve İspanya’ya göre çok daha zengin. Onlar bizdeki potansiyele sahip olmadıkları halde, konuyu iyi değerlendirmişler ve bir düzene oturtmuşlar. Kültür yolları kavramı Türkiye için henüz yeni.”

Eğitimli ve zengin turist geliyor
“Gelen turistin sayısından çok, ülkemizden nasıl etkilendiği ve ne bıraktığı çok önemli. Kültür turistleri eğitimli, bilinçli ve ekonomik olarak da çok daha güçlü bir kesim. Yaşları ise 30’dan başlayıp 80’lere kadar uzanıyor. Spor onlar için yaşam biçimi.  Kültür ve yürüyüş yollarını yürümeyi amaç edinenler var. Ellerinde liste gittikleri yerleri ‘Buraya da gittim”diye işaretleyerek geziyorlar.”

“Yerel ekonomiyi besliyor”
“Kültür yolları projeleri yerel ekonomiye de katkı sağlıyor. Gezginler yol boyunca para harcıyor ve küçük işletmelerde kalmayı seçiyorlar. Bu da ev pansiyonculuğu ve küçük işletmeciliği teşvik ediyor. Büyük turizm yatırımları yaptığınızda, bu yatırımlar dar ve küçük bir çevreyi etkilerken, kültüre yatırım yaptığınızda yatırım miktarı daha az olmasına rağmen, daha geniş bir kitleyi etkiliyor.”

“Kırsal kalkınmayı da etkiliyor”
“Eğer ülkenizde kırsal kalkınmayı tetiklemek istiyorsanız, bunun en iyi yolu kırsal turizm ve kültür yollarına yatırım yapmak.  Hem halkı ekolojik tarıma yönlendiriyor, el sanatlarını canlandırıyor, küçük pansiyonculuğu teşvik ediyor, hem de şehirlerini bırakmadan, daha kaliteli yaşam seviyesine getirecek bir sistem kuruyorsunuz.

En iyi bilinçlenme ekonomik bilinçlenmeden geçiyor
“O çevrenin doğal güzellikleri ortaya çıkıyor, kuş ve hayvan türleri ve bitki türlerinin siz de farkında oluyorsunuz. Bakanlık olarak ören ve kültür yerlerine ciddi bütçeler ayırıyoruz. Ama insanlar kendi değerlerine sahip çıkınca korumacılık da süreklilik kazanıyor. Halk para kazanmaya başlayınca  ören yerleri ve doğal alanlara daha çok sahip çıkıyor. En iyi bilinçlenme ekonomik bilinçlenmeden geçiyor.”

“Korumacılık ve çevre bilinci artıyor”
“Koruma konusundaki yaklaşımlar da değişti. Önceden her türlü yaşamı yerinden alıp koruma yaparken, şimdi oldukları yerde kalmaları, içlerinde yaşam devam etmezse onların da öleceği yaklaşımıyla hareket ediliyor. Sayın Bakanın söylediği gibi “Taşların da ruhu var”. Onları içinde yaşam sürüdüğünde ayakta tutabiliyorsunuz. İnsanlara siz burada kalın, orayı koruyun diyorsunuz. Bunlar somut olmayan kültürel mirasın da yaşatılmasını sağlıyor.”

“Yerel yönecileri eğitiyoruz”
“Bakanlık olarak son üç yıldır yerel yöneticilerin bu konuya eğilmesi için çalıştaylar düzenliyoruz. Önce Frig Yolu’yla  başladık. Çorum’da ve  İpek Yolu özelinde çalıştaylar yaptık.  Bu çalıştaylarda bölgenin tarihi, kuş ve bitki türleri, yemek kültürü gibi pek çok konuda akademisyenlerin de desteğiyle yerel yöneticileri ve kalkınma ajanslarını  daha fazla bilgilendirmeye çalışıyoruz. İnanç ve kültür yolları konusunda önümüzdeki aylarda bir çalıştay daha yapacağız. Bu çalıştaya SERKA’yı davet ettik. Gelip neler yaptıklarını anlatacaklar.”

Yasa tasarısını bekliyoruz
“Avrupa Konseyi’nin kültür yollarıyla ilgili bu çalışmaları listesine alması çok önemli. Bunun belli bir prosedürü var. EPA sözleşmesi adındaki sözleşmeyi imzalamak gerekiyor. Katılım payı isteniyor, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak katkı payını da ödedik. Hazırlanan yasa tasarısı Meclis’e sevkedildi. Meclisten geçmesini bekliyoruz. Bu süreci yürütürken, bakanlık olarak  katıldığımız yurtdışı fuarlarda kültür ve yürüyüş yollarımızın tanıtımını yapıyoruz. Kültür yollarımızla ilgili tüm dokümanları Avrupa Konseyi’nin standartlarına uygun olarak  yapıyoruz. Listeye gireceğimizi düşünüyorum.”


Kaynak : Aynur GÜRSOY (6.12.2012)