Kültür turizminde kaliteli turisti çekmenin bir yolu da
Avrupa Konseyi Kültür Yolları Listesine girmekten geçiyor. İlgili yasa tasarısı
Meclis’ten geçtiğinde, önemli bir aşama tamamlanmış olacak.
Kültür ve yürüyüş yolları projeleri, Türkiye’nin dünya
genelinde yükselen kültür-doğa ve kırsal turizm trendinde sağlam bir yer
edinmesinde önemli rol oynuyor. Bu projelerle kültür ve doğa turizmine altyapı
sağlanıyor. Bakanlık ve kalkınma ajansları, belediyelerin desteklediği
projelerin önlerindeki hedef, Avrupa Konseyi’nin Kültür Yolları Listesi’ne
girmek. Listeye giren proje dünyaca tanınıyor. Eğitimli, paralı, azımsanmayacak
sayıdaki kültür turistleri ellerindeki listeyi takip ederek bu yolları geziyor.
Bizim kültür ve yürüyüş yollarını bir turizm öğesi olarak
keşfetmemiz ise daha pek yeni. Türkiye’de İngiliz yürüyüşçü ve araştırmacı Kate
Clow’un 10 yıl önce oluşturduğu Likya Yolu’yla profesyonel tarzda hayatımıza
giren kültür ve yürüyüş yolları, Saint Paul, Abraham, Hitit, Frig, Gastronomi,
Karya, Evliya Çelebi, Kaçkarlar, Via Egnetia, Yenice Ormanları, Kars, Sarıkamış
Yolu projeleriyle çeşitlendi. Kate Clow ve Türkiye’nin pek çok yerinde yaptığı
rota belirleme çalışmalarının ardından son olarak Kars-Sarıkamış-Ağrı-Ardahan
rotaları çalışmasıyla dikkat çeken Ersin Demirel’in girişimiyle 6 ay önce
Türkiye Kültür Rotaları Derneği de kuruldu. Derneğin amacı, Türkiye Kültür
Yollarını uluslararası planda da duyurmak.
Avrupa Konseyi Kültür
Yolları Programı 1987’de oluşturulmuş.
Bu programda 29 kültür yolu listeye alınmış. 29
yolun üçü “Fenikeliler Yolu”,
“Avrupa Yahudi Mirası Yolu” ve “Zeytin Ağacı Yolu” Türkiye’de.
Konu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa
Birliği Koordinasyon Daire Başkanlığı Kültür Yolları Sorumlusu Ece Yiğit
tarafından takip ediliyor. SERKA’nın düzenlediği Kars-Ardahan-Iğdır-Ağrı Kültür
ve Yürüyüş Yolları infosuna Bakanlığı temsilen katılan Ece Yiğit, kültür
yolları programındaki yerimizi TUYED’e (Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği) değerlendirdi.
Ece Yiğit’in konuyla ilgili verdiği bilgiler şöyle: “UNESCO ve Avrupa Konseyi tarafından
oluşturulan kültür yolları programına katılan ülkelerin kaliteli turist
sayısında artış yaşanıyor. İspanya’da oluşturulan inanç yolunu yılda 8 milyon
kişi yürüyor. Bu rakam Türkiye’ye gelen turist sayısının neredeyse üçte biri.
Türkiye kültür ve yürüyüş yolları açısından bu programda öne çıkan İtalya,
Fransa ve İspanya’ya göre çok daha zengin. Onlar bizdeki potansiyele sahip
olmadıkları halde, konuyu iyi değerlendirmişler ve bir düzene oturtmuşlar.
Kültür yolları kavramı Türkiye için henüz yeni.”
Eğitimli ve zengin turist geliyor
“Gelen turistin
sayısından çok, ülkemizden nasıl etkilendiği ve ne bıraktığı çok önemli. Kültür
turistleri eğitimli, bilinçli ve ekonomik olarak da çok daha güçlü bir kesim.
Yaşları ise 30’dan başlayıp 80’lere kadar uzanıyor. Spor onlar için yaşam
biçimi. Kültür ve yürüyüş yollarını
yürümeyi amaç edinenler var. Ellerinde liste gittikleri yerleri ‘Buraya da
gittim”diye işaretleyerek geziyorlar.”
“Yerel ekonomiyi besliyor”
“Kültür yolları projeleri yerel ekonomiye de katkı sağlıyor.
Gezginler yol boyunca para harcıyor ve küçük işletmelerde kalmayı seçiyorlar.
Bu da ev pansiyonculuğu ve küçük işletmeciliği teşvik ediyor. Büyük turizm
yatırımları yaptığınızda, bu yatırımlar dar ve küçük bir çevreyi etkilerken,
kültüre yatırım yaptığınızda yatırım miktarı daha az olmasına rağmen, daha
geniş bir kitleyi etkiliyor.”
“Kırsal kalkınmayı da etkiliyor”
“Eğer ülkenizde kırsal kalkınmayı tetiklemek istiyorsanız,
bunun en iyi yolu kırsal turizm ve kültür yollarına yatırım yapmak. Hem halkı ekolojik tarıma yönlendiriyor, el
sanatlarını canlandırıyor, küçük pansiyonculuğu teşvik ediyor, hem de şehirlerini
bırakmadan, daha kaliteli yaşam seviyesine getirecek bir sistem kuruyorsunuz.”
En iyi bilinçlenme ekonomik bilinçlenmeden geçiyor
“O çevrenin doğal
güzellikleri ortaya çıkıyor, kuş ve hayvan türleri ve bitki türlerinin siz de
farkında oluyorsunuz. Bakanlık olarak ören ve kültür yerlerine ciddi bütçeler
ayırıyoruz. Ama insanlar kendi değerlerine sahip çıkınca korumacılık da
süreklilik kazanıyor. Halk para kazanmaya başlayınca ören yerleri ve doğal alanlara daha çok sahip
çıkıyor. En iyi bilinçlenme ekonomik bilinçlenmeden geçiyor.”
“Korumacılık ve çevre bilinci artıyor”
“Koruma konusundaki yaklaşımlar da değişti. Önceden her türlü
yaşamı yerinden alıp koruma yaparken, şimdi oldukları yerde kalmaları,
içlerinde yaşam devam etmezse onların da öleceği yaklaşımıyla hareket ediliyor.
Sayın Bakanın söylediği gibi “Taşların da ruhu var”. Onları içinde yaşam
sürüdüğünde ayakta tutabiliyorsunuz. İnsanlara siz burada kalın, orayı koruyun
diyorsunuz. Bunlar somut olmayan kültürel mirasın da yaşatılmasını sağlıyor.”
“Yerel yönecileri eğitiyoruz”
“Bakanlık olarak son üç yıldır yerel yöneticilerin bu konuya
eğilmesi için çalıştaylar düzenliyoruz. Önce Frig Yolu’yla başladık. Çorum’da ve İpek Yolu özelinde çalıştaylar yaptık. Bu çalıştaylarda bölgenin tarihi, kuş ve
bitki türleri, yemek kültürü gibi pek çok konuda akademisyenlerin de desteğiyle
yerel yöneticileri ve kalkınma ajanslarını
daha fazla bilgilendirmeye çalışıyoruz. İnanç ve kültür yolları
konusunda önümüzdeki aylarda bir çalıştay daha yapacağız. Bu çalıştaya SERKA’yı
davet ettik. Gelip neler yaptıklarını anlatacaklar.”
Yasa tasarısını bekliyoruz
“Avrupa Konseyi’nin kültür yollarıyla ilgili bu çalışmaları
listesine alması çok önemli. Bunun belli bir prosedürü var. EPA sözleşmesi
adındaki sözleşmeyi imzalamak gerekiyor. Katılım payı isteniyor, Kültür ve
Turizm Bakanlığı olarak katkı payını da ödedik. Hazırlanan yasa tasarısı
Meclis’e sevkedildi. Meclisten geçmesini bekliyoruz. Bu süreci yürütürken,
bakanlık olarak katıldığımız yurtdışı
fuarlarda kültür ve yürüyüş yollarımızın tanıtımını yapıyoruz. Kültür
yollarımızla ilgili tüm dokümanları Avrupa Konseyi’nin standartlarına uygun
olarak yapıyoruz. Listeye gireceğimizi
düşünüyorum.”
Kaynak : Aynur GÜRSOY (6.12.2012)